"Böylesine güzel bir gökyüzünün altında gerçekten kötü niyetli insanlar da yaşayabilir mi?" diye soruyor Dostoyevski. St. Petersburg sokaklarının güzelliğine güzellik katan bir uzun öykü. Herkes ana karakterde kendinden bir parça bulabilir. Zira kitabı kendimle o kadar özleştirmişim ki, bittiğinde kendime gelmem biraz zaman aldı.
Kitap; isimsiz bir hayalperestin Nastenka isimli bir genç kızla olan 4 gece 1 gündüzlük hikayesini anlatıyor. Hayalperestimiz bu güne kadar hiç arkadaş edinememiş, bir kızla iletişime geçememiş asosyal bir tip. Bundan dolayıdır ki gördüğü ilk kıza aşık olmuştur. Kızın ona olan hislerinin arkadaşlık boyutunda olduğu için de bu hislerini bastırmış ve kızın sevdiği adama kavuşabilmesi için ona yardım etmiştir. Sevdiği kız mutlu olsun diye kendi mutluluğundan fedakarlık etmiştir. Kendi duygularını bastırmıştır. Acaba Nastenka'ya bu konuda yardım ederken içi ne kadar da kanamıştır. Kim bilir.
"Yoksa O, Bir Anlık da olsa, senin gönlüne yakın olsun diye mi yaratıldı." Evet, kesinlikle öyle. Bu duyguyu yaşamayan yoktur herhalde. Bu duygu kitaptan okuyucuya o kadar güzel bir şekilde geçiyor ki zaten. Duygulanmamak elde değil. Ve insan kendi hayal dünyasına kapılır. Kendi yaşantısını gözden geçirir. O yaşanan bir anlık mutluluğun bir ömre bedel olduğu gerçeği suratına çarpıyor insanın. Elini tutuşu, size gülüşü, size parlayan gözleriyle bakışı. Fakat neden hikaye böyle bitti ki? İsyan etmek elde değil. Gerçekten saf bir şekilde içinde sevgi besleyen adama karşı neden dünyanın her yerinde böyle muamele var ki. 19. yüzyıl Rusya'sınden beri bu durumda bir değişiklik yok maalesef.
''Ah Tanrım ne uzun bir zaman dilimidir insan ömründe bir anlık mutluluk. Sırf bunun için bir ömür yaşamaya değmez mi?''