10 Aralık 2011 Cumartesi

Koreografi Ders: 1

07.12.2011 çarşamba günü. Yer: Ali Sami Yen SK TT Arena. GALATASARAY-Fenerbahçe maçı. Herkes bir kez daha bu işler ters bayrak açmakla olmaz demiştir herhalde. Koreografi böyle yapılır. Baskı böyle kurulu. Teşekkürler büyük Galatasaray taraftarı!







NOT: Resimleri sağdan soldan topladım. İlk resim üzerinde yazıyor. Diğerleri Galatasaray.og'a ait.

23 Ekim 2011 Pazar

1 Haftada 3 Kupa

  Üzerinden 1 hafta geçtikten sonra yazıyorum. Çok mutluyum, çok gururluyum. Galatasaray basketbol şubesinin yaşattıklarının tarifi yok. Galatasaray'ın büyük bir Spor Kulübü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Emeği geçen herkese teşekkürler. 
  Sezona EL hedefiyle giren Galatasaray erkek takımı müthiş bir sezon açılışı yaptı. Yeni transferleriyle geçen seneden çok daha güçlü bir takım oldu. Oktay Mahmuti zaten üst düzey bir hoca. Beklenti sadece "başarı". Ama bu başarı EL şampiyonluğu değil elbette. EL'de ilk galibiyetimizi de aldıktan sonra tipik karakteristik özelliğimizi gösterip hedefimizi şampiyonluk olarak belirleyenler elbet oldu. Ama hedef bu olmamalı. Başımızı eğmeyen oyuncular, son topa kadar mücadele eden bir takım... Şahsım adına tek istediğim bu. Ben bu takımı ayağa kalkar alkışlarım. Türkiye'deki hedefe gelince; şampiyonluk beklentimiz olmasını kaçınılmaz tabikide. Ama şampiyon olamazsakta takımın arkasında olmalıyız.
   Kayseri'de Cumhurbaşkalnlığı Kupası'nda Galatasaray MP ve FB Ülker karşı karşıya geldi. Maç için iki takıma eşit yer ayılmışken, sayı olarak Galatasaray'lıların ezici üstünlüğü oluşu tüm Galatasaray'lıları gururlandırmıştır herhalde. Taraftarımız hiç susmadan takımı desteklerken, sahada da büyük bir mücadele oldu. Maç 2 kere uzatmaya giderken, maç sonunda şampiyonluk kürsüsüne çıkan Galatasaray MP oldu.
  Bayan basketbol takımımız için hedefler daha da ilerde olsa gerek. Gerçekten mükemmel bir kadro kuruldu. EL'de bu kadro bizi elbet yukarlara taşıyacaktır. Ama beklentiyi de yükseltmemek lazım elbette. Takım ev sahibi avantajı nedeniyle F8'e direk katılma hakkına da sahip olduğunu unutmayalım. Bayan basketbolda lig erkeklerdeki kadar çekişmeli değil. Tek ciddi diyebileceğimiz rakip Fenerbahçe. Bu takımın ligde bizim yüzümüzü güldürecek güçte olduğuna inanıyorum.
   Cumhurbaşkanlığı Kupası için Ankara'daydık. Erkeklerde olduğu gibi bayanlarda da sayıca üstündük tribünlerde. Sahada da güzel bir mücadele vardı. Takım, onlara olan beklentimizi boşa çıkartmadı ve yine güldürdü yüzümüzü. Maç sonundaki sevinçleri görülmeye değerdi. Özellikle Alba Torens yeni takıma çok kolay uyum sağlamış ve bizden biri olmuş resmen. Parmak kaldırışı sevinişi felan mükemmeldi.
   Engelsiz Aslanlar dünya şampiyonu. Galatasaray'ın işte gerçek ruhu. Onlar için ne desek az. Takı kurulduğundan beri hep gururumuz oldular. Hep yüzümüzü güldürdüler. Sevinmek için sevmedik elbette ama onlar hep bunu yaptılar. Üst üste 3. kes kıtalar arası şampiyon olmalarına diyecek bir söz bulamıyorum. Galatasaray'ın işte gerçek ruhu bu! Helal olsun aslanlara. Hepsine teşekkürler.
  18 günde 18 galibiyet alan, 1 haftada 3 kupa kazanan basketbol şubemizi, Ünal Aysal'ı, Hakan Üstünberk'i, Oktay Mahmuti'yi, Ceyhun Hoca'yı, Sedat Hoca'yı, oyuncularımız, taraftarımızı, bunda katkısı olan herkesi tek tek kutluyorum. Bu gurur hepsinin, hepimizin.


28 Eylül 2011 Çarşamba

Galatasaray Yönetimi

   Galatasaray yönetimi özellikle son 10 yılda hep vefasız olarak suçlandı. Eski futbolcularına ve değerlerine sahip çıkmadığı için eleştirildi durdu. Haklılardı da. Özellikle UEFA kupasını kazanan efsane kadronun dağılışı bir çok taraftarın içini sızlatmıştır. Onlar bize varını yoğunu verirken onlara daha fazla vefa göstermeliydik. Fakat son yıllarda bu biraz değişti. Galatasaray yönetimi kendini affettiren adımlar atıyor, eleştirilerin önünü de tıkıyor bi anlamda. Özellikle Bülent Korkmaz'a yapılanlar kimsenin aklından çıkmamış olsa gerek.
   UEFA'yı kazanan kadroyu Galatasaray'a üye yaparak başladı her şey. Ünal Aysal'ın başkan seçilmesi ve Fatih Terim'in tekrar göreve gelmesiyle her şey hızlandı. Fatih Terim'in yardımcıları olarak Hasan Şaş, Ümit Davala ve kaleci atrenörü olarak da Taffarel getirildi. Tugay Kerimoğlu'nun Galatasaray'daki görevine devam etmesi sağlandı. Fatih Terim'in özel isteğiyle eski Galatasaray sporcuları için ASY TT Arena'da 200 kişilik yer ayrıldı. Eski futbolcularla buluşmalar yapıldı, konuşuldu ve gönülleri alındı.
   Galatasaray yönetimi aldığı karar ile ASY TT Arena'da oynanan her maçta özel bir ismin anılması kararı aldı. Belkide son yıllarda Galatasaray yönetiminin aldığı en güzel karardı bu. İlk olarak Metin Oktay'ın ölüm yıldönümüne denk gelmesi sebebiyle Samsunspor maçında Metin Oktay anıldı. Eskişehirspor maçında ise Jupp Derwall ismi tekrar insanlara hatırlatıldı. Çoğu insan neden bu isimlerin Galatasaray tarihinde önemli yerlerde olduğunu bilmiyor. Metin Oktay'ın Galatasaray'lılık olduğunu, Jupp Derwall'in bugünlerde olmamızı sağlayan büyük bir isim olduğunu çoğumuz bilmiyoruz. Daha çok isim anılacak ve daha çok kişi hatırlatılacak. Burada taraftara da büyük iş düşüyor. O isimleri araştırmak, onları tanımak ve bilmek gerekiyor. Neden Galatasaray'lı olduğunun cevabı bu isimlerin ardında yatıyor çünkü.
   Galatasaray yönetimine çok teşekkürler. Vefasız olarak suçlanan kulüp, bundan böyle yönetimiyle, taraftarıyla kendisine hizmet eden hiçkimseyi unutmayacaktır.

25 Eylül 2011 Pazar

Bir Ceza Unsuru Olarak "Kadın ve Çocuk"

   TFF aldığı yeni kararla birlikte seyircisiz maçların kalktığını duyurdu. Zaten herkesin istediği bir şeydi bu. Fakat daha ilginci yayınladığı metnin devamında yazıyordu. Seyircisiz maçlar yerine maçlara kadınlar ve 12 yaşından küçük çocuklar girebilecekti. Tabi herkesin bu konu hakkında bir fikti, bir itirazı vardı. Bazı kesimler ise kararı olumlu karşıladı. Herkeste bir merak hakimdi. Acaba nasıl olacaktı?
   Kadın ve çocuklara açılan ilk maç Fenerbahçe-Manisaspor maçı oldu. Fenerbahçe'nin içinden geçtiği sıkıntılı durum taraftarı daha da ateşliyerek maça büyük bir talep gelmesini sağladı. Maça tam 41bin kişi geldi. Maçtan önce ise herkesin aklında acaba nasıl olur sorusu vardı...
   Kadınlar kusuruma bakmasın ama 41bin kadının aynı anda bir yerde toplanmış olması tam bir eziyetti. Maçı izledim ve başım ağrıdı resmen. Sürekli çığlık atan 41bin kadın. Çocuklarını maç esnasında uyutmaya çalışan veya dizi izleyen kadınlar. Çoğu tahminimce ilk kez stada geldi. Belkide futbol tribünlerini kadınlara sevdirme açısında güzel bir uygulama olduysa da cezaların sadece erkeklere verilmiş olması işin kötü tarafı. Küfreden, koltuk kıran, yabancı madde atan, kavga çıakrtan, meşale yakan kadınlar yok değil. Birkaç maça giden herkes bunalrı rahatlıkla görebilir. Fazla uzağa gitmemize gerek yok. Birkaç sene önceki Gs-Fb arasındaki basketbol maçındaki tüm olaylar maça giren bir bayan Fb taraftarı yüzünden çıktı. Ya da Şenol Güneş'e ayakkabı fırlatan da bir kadındı. Bu iş erkekleri stadyumlardan uzaklaştırarak yapılmaz. Olayı kim çıkarttıysa onu uzaklaştıracaksın. Yüz tanıma bilmemneli kameralarla dolu statyumlarda bu işi kolay yapabilirsiniz diye düşünüyorum. Mesela geçen sezon Gs-Fb maçında sahaya bir içki şişesi atıldı ve Galatasaray 1 maç seyircisiz oynama cezası aldı. Şimdi, o şişeyi 50bin kişi bir ucundan tutarak atmadı dimi? Tak bir kişi attı. Muhtemelen de o şişenin boş olmasına sebep olan kişi attı. Stada içkilileri almayacaksın ve o adamı bir daha spor alanlarına sokmayacaksın. Faturayı tüm taraftara kesmeyeceksin. O maçı izlemek isteyip de izleyemeyenlerin hiç suçu yok.
    Kadınların bir ceza unsuru olarak da kullanılması çok garip. Daha garibi kadınların bundan hiç gocunmaması. Tabi arada birkaç tane çıkmıştır ne olursa olsun gitmem diyen. Ama çoğunluğun bu şekilde düşünmediği de ortada. Kadınların çoğunun bu kararı olumu karşılaması ise beni çok şaşırttı.
    Büyük takımların ortalama en az 2 maç seyircisiz oynadığını düşünürsek bu görüntülerle sık sık karşılaşacaz gibi. Alışmak zor olacaktır ama. Hadi hayırlısı.

23 Eylül 2011 Cuma

Lost

   Tam 7 yıl oldu. 7 yıl önce başladı Lost efsanesi. 7 yıl önce oceanic 815 numaralı uçak bir adaya düştü. Dün Lost dizisinin ilk pilot bölümünün yayınlanmasının 7. yılıydı. Daha yayınlanırken bile adını kült diziler arasına yazdırmayı başarabilmiş muazzam bir dizi. Hakkında onlarca teori üretildi durdu. Sayfalarca okudum onlardan. Ama bazıları bunu abarttı ve acaba neler oluyor üzerine sayfalarca yazı yazdı. Üretilen çoğu komplo teorisi belkide dizinin finalinden bile daha iyiydi. Lost böyle bir dizi. Gerçek bir efsane. Bizi finaliyle ters köşeye yatırsa da onu çok sevdik. Final bölümü yayınlandığı gün uyuyamadım. Saat 5 gibi bilgisayarı açtım ve dizinin internete düşmesini bekledim durdum. Onun yerini dolduracak başka bir dizi gelir mi bilmiyorum.
   Efsane Lost dizisini en sevdiğim bölüm olan 4x5'in mükemmel final sahnesiyle analım isterim. İşte o sahne:

16 Eylül 2011 Cuma

Arkadaki Adam

   Aklıma durduk yere "arkadaki adam" geldi. Kim olduğunu, neci olduğunu bilmiyorum ama bu adam maç kadar konuşuldu herhalde. 17 Ağustos 2011 Barcelona Real Madrid süper kupa maçındaki kavra sırasında oluşan komik görüntüden, Mourinho'nun Barcelona yardımcı antrenörünün yanağından makas almaya çalışırken arkadan bakan adamdan bahsediyorum.
Mourinho'nun makas sahnesi için TIKLAYINIZ.
Kavgayı başlatan pozisyon için TIKLAYINIZ.
   Bu maç unutulsa dahi arkadaki adam unutulmayacaktır. Çoğu kişinin avatarında bile bu resmi görebilirsiniz. Ne diyim, amca çok iyi bakmış resmen.

11 Eylül 2011 Pazar

Nerede Kalmıştık?

   Aylardır futbola hasret bir biçimde yaşıyoruz. Neler yapmadık ki bu arada? Neler olmadı ki? Hep bir özlemle bekledik onu. Ve nihayet öyle ya da böyle futbol oynanmaya başlandı. Şike soruşturması her şeyin üstüne geçti bu arada. Futbol haricinde her şey konuşulmaya başlandı. Futbolu hukukçular, siyaset programalrına katılan yorumcular tartışmaya başladı. Futbol çok acayip bir noktaya doğru gitti. Play Off geldi ve lig sistemi değişti. Çok büyük tartışmalar çıktı. Futbol mahkemelerde görüşülür oldu. İşte bu yüzden herkes bu anı bekliyordu. İlk düdüğün çalmasını, oyunun oynanmasını. Ligler başlayınca her şey unutulur ümidindeydi herkes. Umarım öyle de olur. Yapılanlar elbette unutulmayacak ama konuşulanın futbol olmasını istiyoruz. Tabi daha son şampiyonun dahi kim olduğunu bilmediğimiz bir ortamdayız. Gerilim had safada. Taraftarlar birbirlerine kim besler durumda. Bazı başların gerilimini tahmine etmek çok çok zor olacaktır. Ama bekleyip göreceğiz işte. Bu durumda eğer kazanan biri çıkarsa umarım o, Türk futbolu olur.
   Çok zor geçti bizim için bu ara. Transferleri bekledik teker teker. Her dedikoduda resmi sitenin yolunu aşındırdık. Kap'ı ana sayfası yapanımız bile vardır belki. Futbola olan özlemi Copa America, F1, bayanlar ve erkekler basketbol Avrupa şampiyonası, tenis, dünya atletizm şampiyonası... gibi şeylerle bir nebze azaltmaya çalıştık. Milli maçlara gittik ama yine aynı tadı alamadık. Hep bu günü bekledik durduk. Sonunda ligler başlıyor. Futbol topu yine ağlarla buluşacak. Umarım bu sefer futbol kazanacak.