3 Haziran 2015 Çarşamba

Karakterin Adı: Basketbol

   Basketbol şubesine bu sezon neler desek az kalır aslında. Karakterin, mücadelenin, ruhun birer örneğini gösterdiler bizlere  sahada. Yıldız oyuncuları kaybettik yeri geldi, hiç para ödenmedi  bazen de. Kendi cebinden benzin parası verip maça giden Engelsiz Aslanlar'ı da yazdı tarih elbet. Rotasyonsuz bir şekilde milyonlarca euroluk takımlara karşı dimdik durdu bu takım. Nolursa olsun bu sene asla unutulmayacak elbette.

    Ergin Ataman, Ekrem Memnun ve Sedat İncesu bu sezon gerçekten büyük bir karakter koydu sahaya. Sadece onlar değil tabi oyuncular da aynı şekilde. Özellikle de Sinan Güler. Onu asla ama asla unutmayacağım artık. Artık herkes yüreğinin bir tarafına kazıdı bu ismi. Yüreği kendinden büyük adam; Sinan Güler. Takımın lideri oldu, son topu o kullandı, kafasına bir sürü dikiş atıldı ama yine de çıktı aslanlar gibi oynadı. Bu taraftar asla unutmaz seni Sinan Güler.

         

    Ergin Ataman'ı fazla sevmem bilen bilir. Ama bu sene bütün zorluklara karşı dik durmayı becerebilmiş olması her babayiğidin harcı değildir. Kızılyıldız deplasmanından galibiyetle çıkmış olması bile büyük bir olaydır elbette. Sezon başı kurulan takımla sezonu bitiren takım arasında dağlar kadar fark vardı. Ama hoca yine de yılmadı ve takımı bir şekilde ayakta tutmayı başardı. Teşekkürler Koç.

        

    Ekrem Memnun son euroleague şampiyonu hoca apoletiyle sezona başlamış olsa da bütçe konusundaki sıkıntılar onu da baya etkiledi. Takımın en iyilerinden Alba gitti elimizden önce. Işıl Alben de gitti sonra. İşin en kötü yanı ise; aldığımız oyuncular aynı verimlilikle oynamadı maalesef. Euroleague'de beklediğimiz başarıyı görememiş olsak da, TKBL'i tekrar şampiyon bitiren takım büyük bir alkışı hakediyor herhalde.

         

   Sedat İncesu ve öğrencileri bu sene de alışılagelmiş şekildeydi elbette. Önlerine geleni yeniyorlardı. Galatasaray'ın en özel takımı olan Engelsiz Aslanlar'ı asla yalnız bırakmak olmazdı elbette. Elimizden geldiğince maçlara gittik, deplasmanlar yaptık, pankartlar boyadık. Hepsi bu güzel ve inanç dolu olan takım için. Hepsi Galatasaray'ın gerçek ruhu için.

   Önümüzdeki sezon çok daha iyi olacağına olan inancım tam. Sesimizi kısacağımız diğer maçlarda görüşmek üzere.

28 Mayıs 2015 Perşembe

Limonata

   Kötü yol filmi izlememiş olmanın verdiği güven, Ali Atay'ın ilk yönetmenlik tecrübesinin olmasının verdiği tedirginlik vardı içimde filmi izlemeden önce. Tabii ki  de yol filmleriyle alakalı olan düşüncem ağır basmıştı filmden önce. Beraber izlediğim arkadaşıma filmi beğendirme kaygımı da saymalıyım herhalde. Sonunda ise her şeyi bir kanara bırakıp son dönemde izlediğim en iyi Türk yapımı filmi alkışlamak var elbette.

          

  Hüzünün içinden çıkan bir komediyi buluyorsunuz filmde. Komedi kısmı o kadar doğal duruyor ki film içerisinde; normalde komik gelmeyen bazı sahneler dahi çok büyük kahkahalar attırıyor insana. Bir filme bu denli gülmeyeli baya baya bir zaman oluşu da içimdeki o birikmişliği dışarı vurdu elbette. Filmdeki güzel göndermeler, ilginç detaylar ve çok güzel diyaloglar güzel bir bütün oluşturuyor. Tekerlekçi sahnesindeki adamın Ciguli olduğu öğrenince de bir gülümseme kaplıyor tabi beni.

         

  Filmin en sevdiğim sahnelerinden birisi de; Serkan Keskin'in otogarda kızla konuşurken şampiyon olduk demesi ve kızın "hiç duymadık, Galatasaray geçen sene şampiyon olduğunda baya kutlanmıştı burada" dediği sahne. İlk izlediğim seferde baya gülsem de bu sahneye, üzerinde düşününce güzel anlamlar buluyorum kendime.

         

   Ali Atay ve Ertan Sabah'ın beraber yazdığı bu film, bir babanın son isteğini ve babasız bir adamın yaşadıklarını yansıtıyor bizlere. Duygunun karşı tarafa geçmesi konusunda son derece başarılı olan bu filme benden 8/10 puan.

"Blood is not lemonade"

26 Mayıs 2015 Salı

ŞAMPİYON GALATASARAY

   Bayraklar fora, herkes bağırsın ulan ŞAMPİYON GALATASARAY diye.


23 Mart 2015 Pazartesi

Yalovadayız

  Her sene bir hevesle beklediğimiz Yalova deplasmanı geldi yine. Artık gelenek oldu ve gitmemek olmazdı. Yanımda kimse olmasa da, vapur saatlerinden dolayı saatlerce tek başıma gezmek zorunda olsam da gitmek zorundaydım buraya.
Yalova çok güzel bir şehir. Baharın geldiğini burada anladım. İstanbul'un soğuğundan çıkıp sıcacık Yalova'ya gitmek, o güzel sahilde gezip dolaşmak, denizi izlemek falan insana mutluluk veriyor. Kulaklığını takıp sahilde gezmek gibisi yok.




  Yalova deplasmanı herkes için özel bir yer. Marmara bölgesindeki herkes bu deplasmanı bekler durur. Yine birçok şehirden çok sağlam şekilde Yalova'ya akın etmiş herkes. Takımı orada yalnız bırakmak asla yakışmazdı bize. Her sene olduğu gibi Yalovalı(!) taraftarların bazı anlamsız hareketleri ortamı germiş olsa da, Galatasaray taraftarının en sevdiğim huylarından biri olan öyle herkesi kendisine muhattap almama huyu devreye giriyor ve sadece eğlencemize bakıyoruz biz. Tabi keşke her zaman bu şekilde davranılsa. Bazen bu olaydan biraz uzaklaşsak da çoğunlukla bu şekilde davranılır.

               

  Galatasaray tribünü beste çeşitliliği açısından çok zengin bir tribün. Fakat futbol maçlarında sürekli ve uzun süreli aynı bestelerin söyleniyor oluşu insanların bunu bilmesini engelliyor. Bizim taraftarımız bile bir sürü güzel besteyi bilmiyor bu yüzden. Fakat besteler tribünde öğrenilir, youtebe'da değil. İşte tam olarak yine böyle bir maç oldu. Beste çeşitliliği ile mükemmel bir tribün oldu. Bazı olaylar üzerine gösteriler zekice reaksiyonlar ve hepbir ağızdan söylenen güzel bestelerle birlikte Galatasaray tribününü yine güzelliğini yaptı bize. Bazı insanlar sadece tamamen dolu olacak maçların tribün açısından güzel geçeceğini varsayarak sadece o maçlara gitmek istiyorlar. Fakat bilmiyorlar ki taraftarın kenetlenerek yaptığı 50 kişilik tribünün hiçbir şeye değişilmeyeceğini.

                       

  Önümüzdeki seneyi de iple çekiyorum. Yeni salonun akustiği falan da mükemmel olmuş tabi. Seneye daha kalabalık ve daha güzel bir tribün bizi bekliyor.

"Da da da da da da da e e e e e e e"

9 Mart 2015 Pazartesi

Paranız Ödenir Hakkınız Ödenmez

  Futbol maçının moral bozukluğu ne kadar içimde olsa da bu başka bir olay tabi ki de. Takımın 6 kişiyle oynayacağını bilsek de, son maçların yenilgiyle dönüldüğünü bilsek de, paraların ödenmediğini bilsek de Galatasaray'a inanmaktan vazgeçmek bize asla yakışmazdı. Yine gittik İpekçi'ye yine sonuna kadar destek olduk takıma. Vazgeçmek asla ama asla bize yakışmazdı. Yenilebilirdik de ama vazgeçmek asla olmazdı. Galatasaray'ın olduğu bir maçta asla rakip takım favori olmaz dedi dimi ama?

  Mahmuti dönemi final serisi 3. maçında hissettiğim şeyleri bugün tekrardan yaşattı bu takım bana. Bu güzel duyguları tekrardan hissettim. Mahmuti'nin tezahüratlar sonrası arkasını dönüp her şey yolunda şeklinde bir el işareti yapmasını asla unutmam. İşte bugünü de asla böyle unutmayacağım. Bilet kuyruğumuza girmeniz, salonun 200 metre dışında taraftarın sesini duyup her şeyi unutmam, mağlubiyetin aklımın ucuna dahi gelmemesi, Ergin Ataman'ın salona girişi, oyuncuların inanılmaz özverileri ve muhteşem taraftar. Bu gece asla unutulmaz.

  Bütün oyucular için tek tek parantez açmak gerek ama Sinan Güler bugün sahaya öyle bir karakter koydu ki asla ama asla unutmaz onu bu taraftar. 40 dakika boyunca sakat sakat bu maçı aldıran oyuncuya yürekten teşekkürler. Bu takıma destek olmak boynumuzun borcudur. Bu yoldan dönen namerttir.

Galatasaray: 92
Fenerbahçe Ülker: 88

"PARANIZ ÖDENİR HAKKINIZ ÖDENMEZ" 

22 Şubat 2015 Pazar

Oscar 2015 Tahminleri

Oscar 2015 ödül törenine şurada saatler kala tahmin yayınlamak farz oldu. Buna göre:,

En İyi Film:  Birdman  

Boyhood'a verirlerse isyan çıkarırım yalnız. Sapına kadar Birdman'in bu ödül.
              
           

En İyi Yönetmen: Alejandro G. İnarritu (Birdman)
Bu dalda Wes Anderson ve Richard Linklater  gibi güçlü isimler olmasına rağmen ödülü İnarritu alacaktır bence. Ama gönlüm sonuna kadar Wes Anderson'dan yana.

En İyi Erkek OyuncuEddie Redmayne, (The Theory of Everything)  

Michael Keaton Birdman ile hayatının en güzel filmlerinden birini oynasa da Eddie Redmayne filmde oynamamış, adeta yaşamış rolünü. Bu sebeple ki ödülü onun alacağını düşünüyorum.

             

En iyi Kadın OyuncuJulianne Moore, (Still Alice)
Bu sene Rosamund Pike Gone Girl filmi ile adından fazlasıyla söz ettirse de Oscar'ı alabileceğini hiç sanmıyorum. Tabi ödül alsa da almasa da hakedecek kadar iyi bir oyunculuk sergilediği de es geçilemez.

             

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: J.K. Simmons, (Whiplash)

Maalesef bağıra bağıra ödülü Simmons'a veriyorlar gibi. Ama bu ödülü hak eden sapına kadar Edward Norton'dır. Norton ödülü olur da alırsa eğer Taksim'de kutlama yapıyoruz. 

En İyi Yardımcı Kadın OyuncuPatricia Arquette, (Boyhood)

Bu dalda fazla güçlü aday yok zaten. Patricia Arquette bu ödülü alacaktır bence.

En İyi Özgün Senaryo: Birdman

The Grand Budapest Hotel ve Nightcrawler gibi güçlü adaylar da olsa Birdman bu ödülü alır bence. The Grand Budapest Hotel alırsa da fazlasıyla mutlu olurum tabi. 


Yabancı Dilde En İyi Film: Ida
En İyi Animasyon: How to Train Your Dragon 2
Bu dalda Lego Movie'nin hakkı acayip derecede yenmiş olsa da, ödül hak eden ikinci filme gidecektir.

En İyi Görüntü Yönetmeni: Birdman
Filmin inanılmaz tek plan çekiminin hakkı verilecektir elbette.

En İyi Kostüm TasarımıThe Grand Budapest Hotel

En İyi KurguThe Grand Budapest Hotel

En İyi Makyaj ve Saç: The Grand Budapest Hotel

En İyi Ses Miksajı: Interstellar

En İyi Ses KurgusuInterstellar

En İyi Görsel EfektInterstellar

18 Şubat 2015 Çarşamba

Birdman

           

   Inarritu'nun tam bir hayranı olduğum söylenemez ama kendilerini severim. Özellikle 21 Grams ve Amores Perros filmlerini de sevdiğimi söylemeden geçemiyeceğim. İşte filmi bunun bilincinde izledim. En sevdiğim iş olan oyuncuların oynadığı veya oynayacağı filmler arasında gezerken Edward Norton ismi altında gördüm ilk olarak filmi ve beklemeye koyuldum. Önce dayanamadım internetten izledim sonra ise tekrar gittim !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivalinde izledim. İki izleyişimde de film kendine hayran bıraktı beni. Yerimde çakılı kaldım ve filmin sonu nasıl geldi anlayamadım bile. Buradan sonra okuyacağınız şeyler bir miktar spoiler içerebilir. Eğer izlemediyseniz buradan sonrasını okumayınız lütfen. 

    Film; alt metni, göndermeleri, kurgusu, çekim tekniği, oyunculukları ve dahasıyla çok iyi gerçekten. En azından film, beklentilerimin çok da üzerindeydi. Michael Keaton filmde kendini oynuyor resmen. Geçmişinde Batman dışında ele dokunur bir film olmayan Keaton'ın Batman'i bu sefer karşımıza Birdman olarak çıkıyor. Süper kahraman filmlerine de eleştiri niteliği taşımaktadır film. Filmin finali Fight Club'a gönderme gibi dururken, Edward Norton ise Tyler Durden'i canlandırmakta adeta. Naomi Watts ise Mulholland Dr.'a devam ediyor gibi. 


    Filmin tek plan gibi çekimi muazzam gerçekten de. Kameranın sadece 1-2 kere kapanıyor oluşu mükemmel. Edward Norton ve Michael Keaton filmde üst seviye oyunculuk izletiyorlar bizlere. Edward Norton'ın kendini böyle göstereceği daha çok filmde oynaması en büyük arzum zaten. Filmin oscar 2015 ödüllerinde en iyi film, en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi görüntü yönetmeni ödüllerini kimseye bırakmayacağını arzuluyorum. Alacak demesemde en azından bunu arzuluyorum.

    Son olarak Michael Keaton'ın Times Meydanında çıplak dolaştığı sahne bizzat Times Meydanında tüm insanların içinde 4 seferde çekilmiş. Tek korkuları ise insanların kameraya bakmalarıymış.