9 Haziran 2012 Cumartesi

Açık Mert Korkusuz

  Uzun zamandır sosyal medyada reklamı yapılan spor gazetesi AMK nihayet bugün çıktı. İsmi tartışma konusu olsa da, gazeteye ilgi bir hayli fazla. Ürünlere sosyal medyada yapılan reklamın ne derece olumlu sonuç verdiği malum. Yine çok güzel bir reklam stratejisi izledik. Gazete ilk gününde herkesin konuştuğu bir noktaya geldi. Gazeteyi çıkaranların da beklediği buydu sanırım.
  Spor gazetesi satın almaktan kaçınırım genelde. Çünkü taraftar formasını giymiş köşe yazarları bir yana,  kendilerine spor gazeteleri diyen bu gazeteler, ne yazık ki futbol gazetesi görünümünde. En son Galatasaray MP'ın CSKA galibiyeti sonrasında spor gazetesi alayım dedim ama maçla ilgili tek bir haber bile bulamamıştım. Herneyse... Gazetenin basketbol ve voleybola geniş yer verilmiş olması çok güzel. Ayrıca Roland Garros'a da yer vermiş. Bazı mizahi haberler de mevcut. Mizahi bir gazete bekleniyordu ama bu tam anlamıyla gerçekleşmemiş. Oktay Mahmuti haberinin öyle bir haber olduğunu umuyorum sadece. İçerik olarak kesinlikle diğer spor gazetelerinden daha iyi. Bu çizgisini bozmazlarsa başarılı olurlar.
  Gazetenin ismi çok yazıldı çizildi. Çok tartışıldı, diğer gazetelerin köşe yazarlatı eleştirdi. Benim görüşüm ise AMK isimli gazetenin uzun soluklu bir gazete olmasının mümkün olmayacağıdır. Yani kısa vadede iyi tepkiler alır-aldı da- ama uzun vadede isim konusunda sıkıntı çekerler. Umarım ben yanılırım.
  Diğer spor gazetelerimiz AMK'yı örnek alır ve içeriklerini zenginleştirirler umarım. Futbol gazetesi olmaktan çıkıp birer spor gazetesi olurlar böylelikle.
 

Sezonun Ardından: Kadın Basketbol

  Kadın basketbol takımımız sezona büyük hedeflerle girdi. Mücadele ettiği her dalda kupayı istedi. Tabi bu doğrultuda transferler yapıldı. Dünyaca ünlü yıldızlar geldi. WNBA takımı kuruldu başka bir deyişle. Dünyanın en iyi kadın basketbolcusu olarak gösterilen Diana Taurasi'nin takıma gelişi büyük bir olaydı. Taurasi, Tina Charles, Fowles, Prince, Bahar Çağlar, Şaziye İvegin, Işıl Alben, Alba Torrens ve diğer isimlele beraber çok önemli bir kadro kuruldu. Hedefler bu sefer çok büyüktü. Bu hedefler doğrultusunda hareket edilmeye çalışıldı.
  Sene başında Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Fenerbahçe ile Ankara'da karşılaştık. Taraftarının büyük desteğiyle Galatasaray MP üstün oynadığı karşılaşmayı 78-85 kazandı. Sezonun ilk kupasını alırken her şey çok güzeldi. Türkiye Kupası'nda ise yine Fenerbahçe'ye karşı oynadığı maçta 72-76 galip gelen taraf oldu ve 9. kez Türkiye Kupası'nı havaya kaldırdı.
  Galatasaray MP için hedef daha çok Euroleague ve TKBL şampiyonluğuydu. Ligde yoluna devam ederken asıl olayın belirleyicisi olan maçlar olan Fenerbahçe maçlarının ikisini birden kaybetmek camiada üzüntüye yol açtı. Geçen seneden beri süregelen Ceyhun Yıldızoğlu protestoları iyice su yüzüne çıkmaya başladı. Ceyhun Yıldızoğlu takımı toparlama konusunda sıkıntılar yaşıyordu. Ceyhun Hocan'ın "Taurasi'ye ver o halleder" taktiği çok saçmaydı. Böyle bir taktikle Euroleague şampiyonluğu beklemek hayal olurdu zaten. Dünyadaki çoğu koç yıldız oyuncuları bir sisteme adapte edip o şekilde oyun oynarken, bizim yıldızlar üzerinden oyun oynamamız çok gereksizdi. Ki Taurasi'nin önemli maçlarda çok az dinleniyor olması onu da fizik olarak düşürüyordu elbette. Buraya tıklayarak hangi oyuncunun ne kadar süre aldığını görebilirsiniz.
  Taurasi sene içinde fazlasıyla zorlandı.  Başarısız olmamızın sebeplerinden biriydi elbette bu. Koçun oyuna etkisinin zayıf olması, takımın inançsız olması, inanmaya takıma taraftarın da inanmaması, yerli oyuncuların performansları, Euroleague için transfer edilen ama hiç katkı veremeyen yabancı transferler, yöneticilerin ilgisizliği... Bu maddeler uzar da gider.
  Yerli oyuncular sezon içinde çok eleştirildi. Özellikle takım kaptanı ve şubenin simgesi haline gelen Işıl Alben protestosu bile oldu. Olmaması gereken bir şeydi elbette. Rakibimiz Fenerbahçe yerli oyuncularla yabancı oyuncuları iyi bir şekilde oynatırken biz bu konuda zayıf kaldık. Yerlilerimizin kötü olmasının sebepleri olabilir. Bunlar benim şahsi görüşüm sadece. Ceyhun Hocan'ın oyunu yabancılar üzerinden oynaması yerlilerin zayıf yakması üzerinde büyük etkendir. Yer yer oyuncularımızın sorumluluk almaktan kaçındığını da görmüşlüğümüz var elbette. Üzerlerinde çok büyük bir baskı var ve oyuna konsantre olmakta da zorluk çekiyorlar. Yoksa tek tek ele aldığımıza yerli oyuncularımız gerçekten çok iyi. Ama takım içinde bu sezon görünmez oldular bir şekide. İstisnai maçları saymazsak elbette.
  Büyük hayallerle ve büyük bütçeyle kurulan takımımız, bizi hayal kırklığına uğrattı. Bir daha bu kadar kaliteli bir kadroyu Galatasaray'da görür müyüz bilmem ama umarım gelecek sezon Galatasaray'ımız için her şey iyi olur.

8 Haziran 2012 Cuma

Yeni 1 Numara

  Roland Garros'a kadınlarda dünyanın 1 numarası olarak gelen Victoria Azarenka, 4. turda eşleştiği Dominika Cibulkova'ya süpriz bir şekilde 2-0 yenilmişti, malum. Kimse dünya 1 numarasının 4. turda böyle eleneceğini beklemiyordu tabikide. Bu sonuca göre Maria Sharapova Roland Garros finaline çıkması halinde kadınlarda dünya 1 numarasına yükselecekti. Sharapova dün oynanan yarı final maçında Petra Kvitova'yı 6-3'lük 2 sette 2-0 kazanmasını bildi ve finale çıktı. Bu sonuçlar Maria Sharapova dünya 1 numarasına yükselmeyi garantilemiş oldu.

EURO 2012

  EURO 2012 bugün başlıyor. Turnuvada olmamamızın üzüntüsünü pek hissetmiyorum açıkcası. Çünkü haketmedik. Herneyse, EURO 2012 öncesi rengimi belli edeyim dedim. Rengim tabikide Johan Elmander. :) Ama buna rağmen turnuvayı Almanya'nın kazanacağını düşünüyorum. Bu da kenarda ufak bir nok olarak kalsın. Bak demiştim ben derim sonra. :)

4 Haziran 2012 Pazartesi

Sezonun Ardından: Voleybol

  Birçok kişinin varlığını yeni öğrendiği şube; voleybol şubesi. Bu sene başladığında her şubeye olduğu gibi buraya da önem verildi ve diğer senelerin aksine bir başarı beklendi. İyisiyle kötüsüyle bir sezonu atlattık. Takım olarak iyi, taraftar anlamında kötüydük. Ama yinede üstteki takımları zorlamamız adına 1-2 level daha atlamamız gerekiyor. Bunu umarım önümüzdeki sene göreceğiz.
  Bu sezon ilk defa kombine kart uygulamasına gidildi. Erkeklerde takıma Yurtiçi Kargo sponsor oldu. Galatasaray voleybolu adına bu çok önemli bir nokta. Hedefler büyütüldü, yıldız oyuncular geldi. Başarısız sayılmayacağımız bir sezonu da atlattık nihayetinde.

Kadın Voleybol
  Kadın veleybol takımımıza sezon başında yıldız oyuncular geldi. Dünyanın sayılı pasörlerinde İtalya milli takım oyuncusu Lo Bianco, beklediğimiz yıldız transferdi elbette. Sezon içinde de bizi asla yanıltmadı ve büyük oyuncu olduğunu gösterdi. Diğer bir yıldızımı ise; Calderon. Hücum anlamında elimiz ayağımız oldu. İstatistiklerde hep üsr sıralarda yer aldı.
  Bu sezon ligde üst takımları zorlayacağımızı, belkide geçeceğimizi tahmin ediyorduk. Ne yazık ki Galatasaray ligi 4. sırada tamamladı. Geçmişe bakarsak elbette iyi sonuç, ama Galatasaray bunlardan daha da iyisine layık.
  Avrupa'da ise beklentimizden daha iyi sonuçlar aldık. Teker teker turları geçerken, elbette o kupayı alacağımıza olan inancımız daha da artıyordu. Finaldeki rakip İtalyan Yamamay takımı. İstanbul Burhan Felek spor salonundaki ilk maçı 3-1 kazanıyorduk. Fakat İtalya'daki maçı altın set sonucunda kaybetip CEV kupasında 2. oluyorduk. Tabi yapılanma içinde olan bir takımın ilk senesinde aldığı bu başarı elbette taktir edilmesi gereken bir başarıdır. Ayrıca Galatasaray SK takımları ilk defa bir Avrupa kupası finali kaybetti bu sonuçla.
  Türkiye Kupası'nda yarı finaldeki rakip Fenerbahçe'ydi. Fenerbahçe TVF'yi protesto amaçlı olarak altyapı oyuncularıyla maça çıktı. Bundan dolayı Galatasaray karşılaşmayı zorlanmadan 3-0 kazandı. Finalde rakip Eczacıbaşı'ydı. Galatasaray Eczacıbaşı karşısında fazala direnemedi ve karşılaşmayı 3-0 kaybetti. 

Erkek Voleybol
   Erkek voleybol takımımızı kadın takımımız kadar takip edemedim. Bu sene kadın takımımız gibi önemli atılımlar yaparak girdi. Taraftarın sevgilisi olan yeni transfer Hilgaldo takımdaki liderlik rolünü de üstlenyordu. Küba hükümetinin sorun çıkartması sebebiyle diğer yabancı transferimizde sorun çıkması takımı etkiledi elbette. Ayrıca bu sezona Yurtiçi Kargo sponsorluğuyla girilmiş olmak takım için önemli bir olaydı.
  Bu sene ligde kadınlarda olduğu gibi üst sıraları zorlamayı hedefledik. Bu sezon özellikle Arkas maçları umut verici olsa da malesef ligi 5. sırada tamamdık. Play off'larda yarı finalde Çanakkale'deki maçta Fenerbahçe Grundig'e 3-0 kaybeden takımımız lige de orada noktayı koymuştu.
  Türkiye Kupası'nda takımımız finale kadar çıkamayı başardı. Eskişehir'deki maç için ben de ilk defa voleybol deplasmanına gittim. Takım elinden gelen her şeyi yapsa da Fenerbahçe Grundig karşısında 3-1 kaybetti maçı. Bu sonuca rağen takım ayakta alkışlandı.
  Avrupa'da Challenge Cup'da oynayan takımımız hepimizin beklemediği bir şekilde son 16 öncesi Avrupa kupasına veda etti. Lokomotiv Kharkiv karşısında 3-1'in rövanşında Burhan Felek Spor Salonu'ndaki maçı da 3-2 kaybetti ve elenmiş oldu.

  İyisiyle kötüsüyle bir sezonu atlattık. Önümüzdeki sezon bizi daha büyük başarılar bekliyor. Galatasaray taraftarı geleceğe daha da umutla bakıyor.
Fotograflar galatasaray.org sitesinde alınmıştır.


13 Mayıs 2012 Pazar

ŞAMPİYON!

  Normal sezonu lider bitirip, masa başında getirilen play off düzenine rağmen bu oyunuda bozan ve şampiyon olan takım; bu takım için atan milyonlarca kalp, alınan milyonlarca nefes... Bu şampiyonluk hepimizin.
  Bütün bir sene bekledik bu şampiyonluk için. Şimdi doyasıya kutlama yapmak fazlasıyla hakkımız. Bugün bayram. Bugün Galatasaray bayramı. Allah'a şükürler olsun ki bize bu günleri gösterdi. Hakettiğimiz şampiyonluğu, son maçın son saniyesine kadar mücadele edip almaya çabaladığımız bu şampiyonluğu sonunda aldık.
  Başta Fatih Terim olmak üzere şampiyonlukta emeği olan herkese, futbolcularımıza, yöneticilerimize, teknik heyetimize, taraftarımıza, malzemecimize, Florya'daki çalışanlarımıza... Herkese sonsuz teşekkürler.

Sen sarıyla kırmızı.


ŞAMPİYON GALATASARAY!

20 Nisan 2012 Cuma

Ceyhun Hoca

  Takım şampiyonluğu kaybettiği için değil, istenen Euroleague şampiyonluğuna ulaşılamadığı için değil, Fenerbahçe'ye karşı alınan mağlubiyetler değil bu yazıyı bana yazdıran. Ceyhun Hoca'nın 2 sene boyunca takımda yok ettiği şeyler. Çöpe atılan paralar, yazık ediklen emekler. Bu takımın peşinde koşan onlarca insana yapılan haksızlıklar. Takım için polisten dayak yiyen, ertesi gün tekrar maça gelen taraftara yazık.
  "Ver Taurasi'ye o hallaeder" taktiğinin bizi şampiyon yapmayacağını herkes biliyordu. Herkes bunu dile getirdi ama Hoca'nın bundan daha iyi bir taktiği yoktu belkide. Takımda, diğer şubelerde olan RUH malesef yokoldu. Takıma olan inaç kaybedildi. Fark 15 iken bile insanlar "kazandık" diyemiyorsa, kimse bu takıma inanmıyorsa bir sorun vardır belkide. Erkek takımına bu kadar sevgi duyulurken, siz ikinci plana atılıyorasnız bir sorun vardır belkide.
  Takımdaki tek sorun Ceyhun Hoca demiyorum tabi, O gidince her şey düzeleek diye bir şey de söylemiyorum. Ama takımın bu denki kötüye gitmesindeki en büyük sebep olarak onu görüyorum. Final serisi 4. maçında Işıl uyarmasa fazladan yabancı oyuncu alıyordu oyuna. Bu kadar konsantre işte oyuna. Pota arkasında oturan ve sadece 1-2 maç oynayan yabancı oyunculara verilen dünya paraya acır insan. Galatasaray'ın parası sokağa atılmayacak kadar değerlidir. Ama şu anki durumda bu işte. Eğer dün Fenerbahçe'ye karşı kazansaydık, hatta şampiyon bile olsaydık bunları yazacaktım ben. Kağıt üzerinde üstün bir takım olmamıza rağmen maçımız hezimetle sonlanıyor. Malesef bir takım olmayı başaramadık.
  Ceyhun Hoca ile birlikte ne yazıkki yerli oyuncularımda da düşüş oldu. Işıl, Bahar, Şaziye hiç yoklar gibi. Yabancı oyuncularımız çok iyi olsa da bir bütün oluşturulamadı. Dünyanın en iyisi Taurasi'yi bir tam olarak kullanamadık. Fowles, Tina gibi oyunculardan tam verim alamadık. Dünyanın hiçbir yerinde yıldız oyuncular -fark açıldığında özellikle- 40 dakika oyunda kalmaz. Ama bizim Taurasi kalıyor.
  Euroleague maçında Fowles değil de Tina'nın seçilmesindeki yalnışı herhalde final serisinde çok iyi gördük. Fowles'ı göremeyen Fenerliler euroleagu'de çok sevinmişti. Hiçbiri haksız çıkmadı.

Başarılar gelir geçer asaletin bize yeter.


Herkes gider biz kalırız. Biz GALATASARAY'lıyız.