29 Ağustos 2016 Pazartesi

David Fincher TOP 5

   Dün  en sevdiğim yönetmenlerden olan David Fincher'in doğum günüydü. Bu vesileyle kendisine ait top 5 listemi paylaşman istedim.


1- Fight Club


2- Se7en


3- Zodiac


4- Gone Girl


5- The Curious Case of Benjamin Button

23 Ağustos 2016 Salı

Stranger Things ve 80'ler

   Netflix'in yeni dizisi Stranger Things'in hakkında çeşitli yerlerde olumlu şeyler okuyunca açıp bir izlemek istedim. Benim beğene bileceğim bir tarza sahip olduğu söyleniyordu çünkü. Dizinin ilk sezonu aynı anda yayınlanmış olup toplamda da 8 bölümden oluşmakta. İkinci sezonunun yayınlanıp yayınlanmayacağı dedikoduları dolaşıyor ortalıkta ama umarım yayınlanır. Çünkü ben diziyi fazlasıyla sevdim.

   80'lerde geçen bir hikaye Stranger Things. 4 kişilik bir arkadaş grubundan olan Will bir gece esrarengiz bir biçimde kaybolur. Diğer arkadaşları, ailesi ve polis onu her yerde ararken bu çocuklar kolunda B11 dövmesi olan kendi yaşlarında bir kız çocuğu bulur. Kızın mistik güçleri vardır ve neler yapabildiğini zamanla keşfederler. Bir yandan bunlar olurken, bir yandan da o güne kadar doğru düzgün hiçbir olay olmayan kasabada başka kayıp vakaları ve başka ilginç olaylar da meydana gelir. Kasabanın şerifi ise bu olayların ilginçliğini keşfedip olaylara daha da derinlemesine inmeye başlayacaktır.

   Dizi 80'lerin Amerika'sında küçük bir kasabada geçmekte. O kasabadaki çocuklar bugün bizlerin de hayran olduğu şeyleri sevmekte. Dizide beni en çok çeken şey bu oldu işte. Star Wars göndermeleri, çizgi roman göndermeleri, Rambo göndermeleri ve farkına vardığım ya da varmadığım bir çok göndermek o kadar güzel yerleştirilmiş ki dizinin içinde, geçekten çok beğendim. Ayrıca dizide yer alan müzikler ve dizinin kendi intro müziği de harika gerçekten. Çocuk oyuncular ise çok iyi. Özellikle Dustin karakterini oynayan çocuğu çok sevdim.


   Dizide hafiften Kyle Xy tadı aldım. Tabi bu ondan çok daha iyi. Bilimsel deneyler kısmı ise Fringe tadı veriyordu. Tabi dizinin genel havası ise sizi bir Steven Spielberg filmi izliyormuş havasına da sokuyor.

  Özetle ben diziyi sevdim ve ikinci sezonu izleyip gerisinde neler olacağını görmek istiyorum. Umarım ikinci sezon çekilir.

11 Ağustos 2016 Perşembe

Batman: Öldüren Şaka - Batman: The Killing Joke

   Taksim'de bir sahafta denk geldiğim Batman: Öldüren Şaka'ya hemen sahip olmak istedim. Zira kapağındaki muhteşem Joker gülümsemesi, sol üsteki Tim Burton referansı ve büyük harflerle yazan Alan Moore ismi bu çizgi romanı satın almak için fazlasıyla yeterli sebeplerdi. Zaten bu hikayenin ne kdar iyi olduğuna ilişkin bazı şeyler zaten okumuştum internette.

   Kitap özetle Joker karakterinin orijin hikayesine değinmekte. Joker'in geçmişi ve bugünü arasında bir köprü pozisyonunda. Çizimleri, karakter analizleri ve özellikle de diyaloglarıyla müthiş bir iş gerçekten. Özellikle de Joker'in bir çok yerde söylediği sözler bir kenara not almalık cinsten. Doğru mudur bilmem ama Nolan, The Dark Knight'ta Joker karakteri için bu hikayedeki karakteri referans aldı diye okumuştum bir yerden. Ki bunu okuyunca da bu bilginin doğru olduğuna inanıyor hemen insan.

   Batman: Öldüren Şaka Türkiye'de JBC Yayınları tarafından çıkmış ve hala satışı yapılan bir çizgi roman. Bende ise Mayıs 2016 tarihli ikinci baskısı mevcut. Eğer bu çizgi romanı edinip okursanız asla pişman olmazsınız. İyi okumalar.

26 Temmuz 2016 Salı

Stanley Kubrick TOP 5

   Büyük usta Stanley Kubrick'in doğum günü vesilesiyle Top 5 listesi yapmak istedim. Bu liste tamamen benim şahsi görüşüm olup, sıralamanın hiçbir önemi yoktur.


1-  A Clockwork Orange


2-  The Shining


3-  Full Metal Jacket


4-  2001: A Space Odyssey


5-  Dr. Strangelove  

14 Temmuz 2016 Perşembe

Pokemon Go İle Evden Çıkıyoruz


   Uzun zamandan beri beklenen Pokemon Go oyunu sonun geldi. Ama sadece üç farklı ülkede olmasına rağmen dünyanın her yerinde oyun deliler gibi oynanıyor. Sokakta elinde telefonla "Pikaçu buldum" diye bağıran biri görürseniz artık şaşırmayın. Çünkü bunlar artık çok normal.

   Oyun sizin konumunuzu kullanıyor. Bulunduğunuz bölgenin haritası üzerinde gezerek çevrede pokemon yakalıyorsunuz kabaca bir tarifle. Bu oyunu diğer oyunlardan ayıran en önemli özellik ise oynamak için dışarı çıkmak zorundasınız. Evinizden oynayamıyorsunuz. Siz gezdikçe yeni pokemonlar keşfediyorsunuz ve onları yakalıyorsunuz. Maviyle işaretli pokestop bölgelerine giderek yeni poketopları ve birkaç farklı şey kazanabilir, gym olarak işaretli yerlere de giderek orarı ele geçirmiş olan kişiye savaş açarak gym'yi ele geçirebilirsiniz.

   Pokemon Go oyunu size çok farklı bir deneyim sunuyor. Dışarıda pokestop'larda gruplar halinde toplanan insanlar sizlere bu oyunun ne kadar çılgınca yayıldığını anlatıyor adeta. Kısa süre içinde şirketin hisseleri tavan yaparken; oyun, twitter seviyesinde günlük kullanıcıya ulaştı neredeyse. Yani bu oyun her yerde, her koşulda deliler gibi oynanıyor.

   Ben ise 3 gündür bu oyunu oynuyorum. 3 gündür ortalama 12 km yürümüşüm oyun için. Oyunun 9. seviyesinde olup, 37 farklı pokemon sahibiyim şimdilik. Daha da oynamaya devam ederek oyunun bizim karşımıza neleri çıkartacağını göreceğiz. Bizim nesil için Pokemon diyince akan sular durur malum. Şimdi ise Pokemon Go ile çocukluğumuzun hayali olan sokaklara çıkıp pokemon avlamaya çıktık. Şimdilik her şey çok güzel.

29 Haziran 2016 Çarşamba

En İyi Çizgi Roman Uyarlaması 10 Film

Bir kategoride en iyi filmleri seçmek hiç yapamadığım bir şeydir. Hele ki sıralama yapmak. En zorudur benim için. Elimden geldiğince izlemiş olduğum en iyi çizgi roman uyarlaması filmleri listeledim. Umarım beğenirsiniz.

10- 
Captain America Civil War: Benim 2016 yılı içinde en çok beklediğim filmdi kendisi. Beklentilerimi de boşa çıkartmadı kendisi. Daha iyi olabilir miydi sorusuna kesinlikle evet desem de filmi ben fazlasıyla beğendiğimi her yerde söyledim. Filmi bu kadar iyi kılan şeylerden biri de kesinlikle Spider-Man ve Black Panther. İlk kez MCU'de gördüğümüz bu karakterler filmle inanılmaz güzel bir hava katıyor.  

9- Kick-Ass: Bu filmi izlemeye başlamadan önce kimse herhalde bu kadar iyi bir filmle karşılaşacağını ummuyordu herhalde. En başta Nicolas Cage ön yargısı var tabi. Film, süper kahraman olmak isteyen bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Aynı paralellikte ise bir babayla kızı arasındaki ilişkiye bakıyoruz. İzlemesi çok zevkli, farklı ve eğlenceli bir çizgi roman uyarlaması.

8- Sin City: Filmin imdb sayfasına girip yönetmen koltuğunda oturan üçlüye bakın derim. Başka da bir şey söylemeye gerek yok sanırım: Frank Miller, Robert Rodriguez ve Quentin Tarantino.

7- The Avengers: Her şeyi geçtim bu film bize hayalimiz olan süper kahramanları bir arada görme şansını veriyor. Ve hatta bunu başarılı bir şekilde yapıyor. Asıl önemli olan nokta da bu işte zaten. The Avengers MCU içinde güzel bir yerde her zaman olacaktır. İkinci film için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil elbet.

6- Scott Pilgrim vs. the World:
 Bir çizgi roman uyarlamasından beklentiniz ne diye düşünün önce. Daha sonra da bu filmi izleyin. Bir çizgi roman uyarlamasından beklentilerinizi tam olarak karşılamaya hazır bir film. Bunun yanında size Chris Evans, Jason Schwartzman ve Brandon Routh gibi oyuncuları da sunuyor. Görselliği, kurgusu ve oyuncularıyla müthiş bir çizgi roman uyarlaması karşınızda.

5- Watchman: Watchman son dönemde Zack Snyder'a sövmek isteyenler tarafından sık sık atıfta bulunulur hale geldi. Sen madem böyle güzel filmler çekebiliyorsun peki Batman V Superman ne adam diye sövenler için güzel bir film. Ama sadece bu kadar demek bu filme haksızlık olur. Bundan çok daha fazlası elbet. Sinemada izleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.

4- V For Vendetta: Nedendir bilmem ama Türkiye'de en çok sevilen filmlerden biri oldu Ve For Vendetta. Benim içinse film Hugo Weaving ve Natalie Portman'ı çok sevmem, müzikleri ve inanılmaz görselliğiyle ön plana çıkıyor. Özellikle inanılmaz etkileyici bir finali olduğunu da es geçmemek lazım.

3- Superman: 1978 yapımı Superman filmi çizgi roman uyarlaması filmler arasında bir öncü niteliğinde diyebiliriz muhtemelen. Christopher Reeve ise her şeyiyle tam bir Superman olarak karşımıza çıkıyor.

2- Spider-Man 2: Sam Raimi'nin Tobey Maguire'la birlikte çektiği üçlemeyi seversiniz, sevmezsiniz ya da hayalimizdeki örümcek adam bu değil diyebilirsiniz ama serinin ikinci filmi benim en çok etkisinde kaldığım süper kahraman filmidir. Eğer Örümcek Adam diye bir şey olasaydı eminim bu filmde yaşadığı şeyleri yaşayacaktı diye düşündüm hep ve bu düşünceden hiç de sapmadım. Bu arada en sevdiğim süper kahraman hala Örümcek adam.

1- The Dark Knight: Bu film; izlediğim en iyi çizgi roman uyarlaması olmasının yanında, sinemada beni en çok etkileyen film unvanına da sahip. Sinemadan çıktığımda nerede olduğumu dahi daha sonra idrak etmeye başlamıştım. Müzikleri, oyunculuklar, karakterler, kurgusu ve her şeyiyle en iyi olmayı hak ediyor bence. Nolan iyi ki Batman işine girmiş diyor insan.

Bonus: Ghost Word: Thora Birch hayranlığınızı arttırabileceğiniz, oha Scarlett Johansson'a bak diyeceğiniz, keşke Steve Buscemi daha fazla ön planda olduğu film çekse diye içinizden geçirebileceğiniz bir film. Listeye koymasak olmazdı bence. O yüzden bonus olarak burada durmalı bence.

Bonus 2: Captain America: The Winter Soldier: Russo kardeşlerin ilk çizgi roman uyarlaması filmi. Film o kadar iyi ki eldeki en güvenilen hikayelerden biri olan Civil War'u da Russo kardeşlere getiriyor. Kaptan Amerika'yı insanlara sevdiren, karaktere daha pozitif yaklaşılmasını sağlayan film budur bence. İlk filmi daha çok Amerikan propaganda filmi havası itici duruyordu ama bu film öyle değil. Karakterler daha ön plana çıkmış. İlersi için önemli olan Winter Soldier ile de tanışıyuruz. Onun yanında Falcon, Black Widow ve Nick Fury ile de ciddi bir kadroya sahip film.