12 Aralık 2010 Pazar

Film Kritikleri: Sil Baştan

Lekesiz aklın sonsuz gün ışığı... Güzel bir ismi var. Tabi orjinal isimden bahsediyorum.... Filmin tamamını gülümseyerek izledim. Her sahnesi harikaydı. müziğini artık sürekli dinliyorum. Böyle bir filmde bu kadar eğlenebileceğimi sanmazdım. Bana hissettirdiklerini yazamıyorum tam olarakta. Arşivimin en baş köşesinde duracaktır bu film. Başkaları ne düşünür bilmem ama izlediğim en iyi filmlerden biri ve bu filmin aklımdan silinmesini hiç istemem. Filmin üzerinde yazıyor, soru basit: onu aklından çıkardın, peki ya kalbinden? Filmin verdiği cevap kısa ve net: "asla". Sürekli kendini tekrar eden karelerle... İnsan soruyor kendi kendine zıt kutupların birbirini çekmesini. Filmin anlattıklarınmdan biride bu zaten. "zıt kutuplar birbirini çeker." Clementine aklına eseni yapan, hayatının her anını yaşayıp hiç bir şeyi eksik bırakmamaya çalışan, sürekli saçlarının rengini değiştiren biri. Joel ise tam tersi. Clementine'daki çılgınlık olayının zıttı gibi. Hayatında kolay kolay değişiklik yapmayan, düzen adamı. Belkide Joel onda aslında olmak istediği kişiyi gördü. Son anlarını en iyi şekilde yaşamak isteyen iki insan gibi mutlu olmaya çalıştılar... Oyuncu kadrosu çok iyi. Güldüren adam Jim Carrey ve Kate Winslet. Jim her role yakışıyor. İkisinin çocukluk hallerini kesinlikle çok iyiydi. Orjinal filmler izlemek isteyenlerin kesinlikle izlemesi gereken bir film. Romantik türünden filmlere pek rağbet etmesemde bu film bir harika....

11 Aralık 2010 Cumartesi

Film Kritikleri: Yahşi Batı

   Cem Yılmaz böylesine vasat bir filmi çekip nasıl gişeden cebi dolu ayrılıyor anlamıyorum. Kötü bir senaryo ve kötü esprilerle dolu bir film. Sadece önceki filmlerinden iyi olduğunu söyleyebilirim. Tek artısı budur. Cem Yılmaz kalitesindeki(!) bir adamın böyle esprileri yazdığı ve insanların bunu izleyip gülmesini beklediğine şaşırıyorum. Geçmişle ilgili bir senaryo yazıp, gelecekle ilgili espri yapmak için Cem Yılmaz olmaya gerek var mıdır? Yok 30 yıl sonra sizi mandamıza alacaz, yok kolayı biz bulduk bizden çaldılar, Chuck-çak esprileri felan, kaliteyi yükseltmekten ziyade düşürüyordu...
   Ben şunu anlamıyorum açıkcası; Cem Yılmaz'a herkes mükemmel bir komedyen gözüyle bakıyor, osursa herkes gülüyor. Ama bu adamın çektiği filmler ne derece iyi sorarım sizlere? Bu filmdeki espriler ne derece orjinal? İyi, Kötü ve Çirkin filminden bariz bir şekilde alındığı belli olan sahneler, geçmiş-gelecek esprileri ve bir kaç saçma sapan espri Cem Yılmaz yaratıcılığı mıdır? Tamam film güzel olabilir ama böyle zeki adamdan yaratıcı ve orjinal şeyler bekliyoruz. Yoksa Geçmişle ilgili esprileri herkes yapar.
   Filmden çok şey beklememenizi öneririm..

28 Kasım 2010 Pazar

Where is my mind - Pixies

Ooooooh - stop
Ooooh-dur

With your feet in the air and your head on the ground
Ayakların havadayken ve de kafan yerdeyken

Try this trick and spin it, yeah
Bu hileyi dene ve vücudun etrafında (tam tersine) döndür

Your head will collapse
Kafan içine çökecek(katlanıp bükülecek)

But there`s nothing in it
Ama içinde hiçbir şey olmayacak

And you`ll ask yourself
Ve kendine soracaksın

Where is my mind [3x]
Aklım nerede benim?

Way out in the water
See it swimmin`
Onu suda yüzerken görürsün

I was swimmin` in the Carribean
Karayiplerde yüzüyordum

Animals were hiding behind the rock
Except the little fish
Küçük balık dışındaki hayvanlar kayaların arkasında saklanıyorlardı

But they told me, he swears
Tryin` to talk to me to me to me
Ve onlar bana dedi ki,(o) yemin ediyor
benle konuşmaya çalışıyorlar,benle benle...

Where is my mind [3x]
Aklım nerede benim?

Way out in the water
See it swimmin` ?
İleride suda yüzerken gördün mü?
With your feet in the air and your head on the ground
Ayakların havadatkenve de kafan yerdeyken

Try this trick and spin it, yeah
Bu hileyi dene ve vücudun etrafında (tam tersine) döndür

Your head will collapse
Kafan içine çökecek(katalanıp bükülecek)

But there`s nothing in it
Ama içinde hiçbir şey olmayacak

And you`ll ask yourself
Ve kendine soracaksın

Where is my mind [3x]
Aklım nerede benim?



Ooooh
With your feet in the air and your head on the ground
Ayakların havada ve kafan yerdeyken

Ooooh
Try this trick and spin it, yeah
Bu hileyi dne ve vücudunu tam ters çevir
Ooooh
Ooooh

27 Kasım 2010 Cumartesi

Unutulmaz Karakterler: JEFFREY LEBOWSKİ

Coen Kardeşlerin yazıp yönettiği 1998 yapımı "The Big Lebowski" filminin hayali karakteri.
-Kendilerine "Dude" şeklinde seslenilmesini tercih etmektedir.
-Garip bir giyim tarzı vardır. Sürekli kısa paltolonlar giyer.
-Markete girip bir süt alıp bunun karşılığında kasiyere çek yazabilecek bir kişi.
-Karakteri "Jeff Bridges" canlandırmaktadır. Bu adamın ismi filmin sinemalarcom sayfasındaki oyuncular bölümünde ilk 5 kişi arasında yoktur.
-Adamımız bowling oymaya bayılır.
-İşsizdir. İş ve işçi bulma kurumunun yolunu aşındırmaklada işi yoktur.
-Evi dolu gösteren bir halısı vardır.
-Oğlu şu sıralar 11 yaşında olamalı.
-İçinde 1 milyon dolar olan arabayı çaldırma potansiyeline sahiptir.

Eğer Bu Adamla Karşılaşırsanız Asla Yapmamanız Gereken Şey

-Asla ama asla onun halısına işemeyin. O halı evi dolu gösteriyor. Diyelimki yaptınız artık ondan günah gitti.

26 Kasım 2010 Cuma

Ben Ne İzliyorum?

Film izledikten sonra internetteki yorumlara bakarım. Arada benim düşüncelerimin zıttını görürüm. O fikirde hemfikirdir sanki herkes. Ama ben öyle düşünmüyorum tabi. O an ben yanlış filmi mi izledim derim. Tabi herkes aynı fikirde olmak zorunda değil. Olmamalıda!
Son Harry Potter filmi bence çok kötüydü. Nedenini tam kafamda kuramıyorum ama gerçekten kötüydü. Filmin bir amacı yoktu sanki. Ama internetteki yorumlar son derece olumlu. İşte yine o soru geldi aklıma. Ben farklı bir filmi mi izledim acaba?

Fight Club

Reservoir Dogs

Birbirlerinin isimlerini bile bilmeyen adamlar, bir soygun, bir köstebek, yerde yatan ve tepesindekine silah doğutan adam, birbirlerinden şüphelenen insanlar, birbirini koruyanlar, kıpırdadığı anda öleceğini bilen insanlar, kanlı sahneler, az mekan, müthiş diyaloglar, Quentin Tarantino ve diğerleri. İşte filmden aklımda kalanlar…

Unutulmaz Karakterler: Anakin Skywalker

George Lucas tarafından yaratılan Star Wars isimli serinin hayali karakteri. Birinci bölümde ilk olarak 9 yaşındaki haliyle karşımıza çıkar. Anakin’in kan testleri, rekor sayıda midiklorian barındırdığını göstermektedir. Bu Usta Yoda’nın midiklorian seviyesinden bile fazladır. Qui-Gon Jinn onun güce denge getircek kişi olduğuna inanır. Yani seçilmiş kişi. Karanlık tarafı yenebilecek ve cuhmuriyeti daimi kılacak olan kişi. Anakin serinin 6 filminde de vardır. Kısaca özellikleri şöyledir:
-İlk görüldüğünde Tatooine gezegenindedir ve 9 yaşındadır. Ayrıca annesiyle köle durumundadır bu gezegende.
-Karakteri seri boyunca dört oyuncu canlandırmıştır. Serinin 4., 5. ve 6. filmlerinde seslendirmesini James Earl Jones yapmıştır.
-Diğer seçilmiş kişilerden farklı olarak iyi tarafa ihanet edip kötülererin safında yer almıştır.
-Evli ve iki çocuk babasıdır.) Eşi Padmé Amidala, çocukları ise Luke Skywalker ve Leia Organa’dır.
-Annesi ona Ani diye seslenir.
-Özellikle araba kullanımı çok iyidir.
-Ustası Obi-Wan Kenobi’dir.
-Seçilmiş kişi olduğu için bazen ustasından bile daha iyi olduğunu düşünür ve bazı emirlerini mızmızlanarak yapar.
-Bölüm 1 de Jake Llyold, böüm 2 ve 3 te ise Hayden Christensen tarafından canlandırılmıştır karakter.
-Türk filmlerinde çok sık rastanan deyişle kötü yola düşme durumu yaşamıştır.
-Jedi Ustası olamamıştır. Çıkak olarak hayatını sürdürmüştür.
-anakin, hadi gül biraz;
bu bahar tatooine kiraz…
dark side hep böyledir,
volt biter palpatine durmaz…
Ekşi Sözlükten hakkında bir yazı.(rulerrr)
bu adam salagin tekidir, dombilidir. kotu tarafa gecmesinde aasil neden anasinin oldurulmesiymis, askiymis filan bunlar hikayedir. bu adamin aslinda sütü bozuktur. senin altina jedi konseyi her turlu luksu versin, o gezegen benim bu sistem senin butun evreni dolas ama 10 yil boyunca anani gormeye gitme. sonra neymis efendim annesi ölürken aglamalar filan. gec kardesim, hayırsız evlatsin bi kere. 10 yil icinde anan evlenmis coluk cocuga karismis, insan bi cicek yaptirir veya elinde bi cukulatayla gider tatooinene, annesinin elini opmeye, tebrik etmeye… nerdeee? okuzun tekidir bu annakin. anneler gununde bi telefon acmis midir acaba kadincagiza? sonra da kadin öldü diye kalk daek side a gec. yemezler!
kaldi ki qui gon jiin sirf parasiz kaldigi icin o zamanlar (bkz: episode 1 ) sadece annakini kurtarmisti. sen de madem jedi oldun git once bas parayi anani kurtar di mi? koskoca federasyonun jediyisin, daha anneni kolelikten kurtaracak kadar bile para birktirememissin. terbiyesizdir bu adam, bi b ok olmaz bundan.

Film Kritikleri: İçimdeki Yabancı

Bir insanın başka bir insanın canına kıymasına neden olmak için neler yaşaması lazım? Ya da birinin yaşadıklarını unutmak için illa başkalarınında aynı acıları tatmasını sağlaması mı gerekir? Bir insan nasıl seri katil olabilir? Bunun için ne yaşaması gerekir? Kaç yanlış bir doğru eder?… Film güzel ve etkileyiciydi. Ölen erkek arkadışının ardından yaşananlar çok iyi bir şekilde anlatışmış. o an, kadının psikolojisini hissetmeniz mümkün. Bunda bir numaralı faktör yönetmense diğer faktörde Jodie Foster’dır. Oyunculuğu beni gerçek anlamda etkilendi. Jodie Foster bu oyunla oskar alamadıysa çok yazık.(altın küreye aday olmuştur bu filmle.) Herkese tavsiye ederim. Bazıları sıkıcı bulabilir ama etkileyici bir film…
Bugün Aşk ve Gurur(Pride and Prejudice) filmini izledim. O dönemdeki İngiliz yaşantısına azda olasa tanık oldum. Hayatlarını sadece belli bir kalıp içinde yaşayan insanları gördüm. O düzenin dışına çıkmayan insanlar… Tabi bugün izlerken benim gözüme pekte hoş gelmedi elbet. Filmin ilk bir saatine fazlasıyla hakim olan dans sahneleri elbette. Tek kuralları vardı sanki, oda var olan kurallara uymak. Hepsinin robot edasıyla dansını izlemek pekte hoş bir görüntü gibi gelmiyorum şu günde bana elbette. Filmi geçip bugünümüze gelelim. Bugünde birilerinin koyduğu kalıba göre yaşıyoruz. Tabi o filmde anlatılan dönemdeki gibi bariz değil bu durum. Sözün kısası en iyisi özgür olamak be. Ne dersiniz?

Yazmaya başlıyorum yaaa

Siyasetçiler twitter, facebook gibi sosyal ağlara geldiklerinde çağa ayak uydurmak için geldiklerini söylerler. Bende tam bunu söyleyecem işte. Herkes yazıyor, bende yazıyom yaaa.