30 Mart 2012 Cuma

Takım Ruhu

  Aylardır beklediğimiz Bayanlar Euroleague 8'li Finalleri nihayet başladı. Başladı başlamasına ama, böyle sabırsızlıkla beklediğimiz organizasyonu keşke daha güzel anılarla  bitirebilseydik. Kazanmak veya kaybetmekı değil mesela  tabi. Mesele takım olmak, hangi rekler uğruna mücadele ettiğini bilmek ve bunu arzulamak. Ama maalesef takımdaki ve kenar yönetimdeki kimsede bu isetek yoktu.
Kanar Yönetime;
  Hiçbir  açıklama yapmadan hepimizin istafa etmenizi bekliyorum. Başta Ceyhun Yıldızoğlu olmak üzere hepiniz limitinizi doldurdunuz ne yazıkki. WNBA ayarında kurulan bu takım, ancak bu kadar kötü yönetilebilirdi. Yapılanların hiçbir izahı yok ne yazıkki. Koçun oyuna etkisi çok zayıf kalıyor. "Ver Dee'e o halleder" taktiği ne yazıkki ytersiz kalıyor. Hele  son Fenerbahçe maçındaki  rezaleti aklım dahi almıyor. Son topları kullanırken, 2 sayı geride olmamıza rağmen ısrarla 3'lük kullandık. Oysa 3'lük isabeti bize  sadece  maçı kazandırırdı. Ama bizim 8 fark atmamız gerekiyordu. Maçı uzatmaya götürsek belkide bunu başarabilirdik. Ama ısrarla üçlük denendi. Geçen seneden beri eleştirilen, bu nedenle bazı taraftarların maça gitmemesine sebep olan Ceyhun Yıldızoğlu istifa etmeli artık.
Galatasaray Yöneticilerine;
  Ev sahibi avantaşımızı çok iyi kullandırttığınız için teşekkürler. Rakip takıma %7 yer vermemiz gerekirken, %50'lik kısmı vermeniz bu olaylara yol açmıştır. 
  Polis ile taraftar arasındaki gerginlikte olaya hemen müdahale etmelilerdi. Ama Abdurrahim Albayrak dışındaki yöneticiler maalesef pasif kaldı. Ben bu yazıyı yazarken, üzerinden yaklaşık 16-17 saat geçti, hala bir açıklama dahi  yapılmadı. Galatasaray yöneticilerinin taraftara daha fazla sahip çıktığını görmek isterdik.
Galatasaray Bayan Basketbol Takımına;
  Bu takımı bizim kadar sevmenizi bekleyemeyiz. Ama bizim sevgimize de saygı gösterin lütfen. Daha fazla inanarak oynamanızı görmek  isterdik. İşte o zaman yenildiğinizde de alkışlamayı bilirdik biz. Bazı oyuncular maalesef sahada  dolaşmak dışında pek bir şey yapmadı. Galatasaray'ın formasını taşıdığınızın farkına geç de olmadan varmanızı istiyorum.
Galatasaray Taraftarına;
  Takımı içbir çıkar gözetmeksizin sevdik, destekledik. Takım daha iyi olsun dedik diye kötü olduk. Maç sırasında sahaya hiçbir ley atılmayarak Ünal Aysal'ın bashettiği o "kültürel fark"ı da ortaya koyduk diye düşünüyorum. Ama sadece Fenerbahçe maçlarında değil, her maçta takımın yanında olmalarını bekliyorum taraftardan.
Fenerbahçe Taraftarına;
  Polis dün size müdehale edince ortalığı ayağa kaldıran, birlik olaım mesajları veren Fenerliler. Bugün polis sırf sizin yüzünüzden Galatasaray taraftarına müdehale diyorsa, bununla beraber sizler oley çektiriyorsanız, pınarbaşı çektiriyorsanız, artık şapkanızı önünüze koyun. Sahaya atmadığınız madde kalmamışken, Galatasaray taraftarına torpil, maytap felan atıp hiç günahı olmayn insnaların yaralanmasına sebep oldunuz. Sizin ultra anlayışınız buysa bir diyeceğim yok tabi.
Son olarak;
  Her anlamda çok kötü bir gün geçirdik. Umarım bunlar tekrar etmez. Galatasaray taraftarı her koşulda takımlarını destekleme devam eder. Yöneticiler taraftarına sahip çıkıp, haklarını korumalıdır. Fenerbahçe taraftarı ise bu olayları iyi düşünüp, bir daha tekrarlanmaması için elinden geleni yaparlar umarım.

11 Mart 2012 Pazar

Sarayın Sultanları

  Sarayın Sultanları, Galatasaray Medical Park bayan basketbol takımı Türkiye kupası finalinde Fenerbahçe'yi yenerek bu kupayı üst üste 3.ü kez müzesine götürmüş oldu.
  Maça Fenerbahçe bizden daha iyi başladı. İlk çeyrek sonunda da farkı 12'ye çıkartmıştı. Tabi bir an herkesin  aklına erken açılan farkın kapanmayacağı gelmiştir. Ama "Galatasaray varsa umut hep vardır." Geçen sezon Abdi İpekçi'de izlediğim Avrupa kupası mücadelesinde de, Fenerbahçe farkı böyle erkenden açmış, açılan fark maç boyunca hiç kapanamamıştı. Ama tarih tekerrür etmedi işte. 2. çeyrekte aslan kendine gelmişti ve farkı kapatmak bir yana dursun, 6 sayılık fark yarattık. (38-44)
  Erkek takımımızda da olduğu gibi yine 3. çeyrek sendromu peşimizi bırakmıyor. 3. çeyrekte yaklaşık 8 dakika sayı atamamış olmamıza rağmen maçın çok fazla kopmamış olması bizim  adımıza büyük şans oldu. 4. çereğe ise 6-0'lık seri ile başlayıp bir önceki çeyreği unutturacak bir performans  sergidedik. 3 yıldır olduğu gibi yine gülen tarfın Galatasaray MP'tı.
  Alba Torens'in olmamasına rağmen, bir kaos ortamı yaşamamıza rağmen, ligde 2 maçta da Fenerbahçe'ye yenilmiş olmanın moral bozukluğuna rağmen, koçun oyuna etkisinin bu denli zayıf kalmasına  rağmen yine de Fenerbahçe'yi yendik.
  Galatasaray savunma konusunda biraz sıkıntılı. Fenerbahçe'nin yaklaşık 2 katı ribaund almasına rağmen maçı koparma konusunda istediğini başaramadı. Savunmadan anladığımız rakibinin önünde durup kuolları havaya kaldırmak ve aynı anda da zıplamak. Hal böyleyken Fenerbahçe'li oyuncuların rakibini geçip daha kolay basket bulması pek zor olmuyor. Hücumlarda da "Allah ne verdiyse" taktiğimize rağmen yine de pek başarısız sayılmayız. Fenerbahçe bize göre çok daha organize ve takım olmuş olma özelliği gösteriyor. Tabi biz buna "koç farkı" diyoruz.
  Bu sezon hedef 4 kupaydı. İlk 2'sini aldık. 2 kupa da Fenerbahçe galibiyetiyle geldi. Ligde çok çekişmeli bir Galatasaray MP-Fenerbahçe final serisi izleyeceğiz. EL'de ise muhtemelen Galatasaray MP-Fenerbahçe maçını kazanan Avupa şampiyonu olacak. Her dalda Fenerbahçe ile yarışmak çok iyi ve güzel bir durum. Onları sevmesem de, rekabet hoş bir şey.
  Her şeyi geride bırakalım. Şampiyon Galatasaray MP. Bu takım ayakta alkışlanmayı hakediyor. Hedeflerimiz daha da büyük. Umarım hiçbir şey için geç değildir. Eleştirilenler, eleştirildiği şeyleri iyi anlayabilirler. Şimdiki hedef Euroleague. Abdi İpekçi'de görüşmek üzere.