30 Haziran 2012 Cumartesi

Potanın Perileri Olimpiyatlarda

  2012 Londra Olimpiyatları artık bizim için daha da anlamlı olacak. Rekor bir katılımla Londra'ya gidiyoruz. Kadın Voleybol takımımızdan sonra kadın basketbol takımımız da Londra'ya gitmeye hak kazandı. Erkekler evde Olimpiyatları izleyedursun, kadınlarımız Londra'da bizi en iyi şekilde temsil edecek.
  Kadın basketbol takımımız Olimpiyat önelemeleri için Ankara'da oynadığı 3 maçı da kazanarak bunu ne kadar çok istediğini herkese gösterdi. Maçlarda büyük bir hırsla oynayan takımımız bu isteğini Olimpiyat maçlarında da gösterirse madalya neden olmasın diyorum.

  Haydi kızlar gösterin gücünüzü herkese.

Güzel

  2012 Londra Olimpiyatları için Ankara'da öneleme maçları oynayan kadın milli takımımızın siyahi oyuncusu Hollingsworth'a bir teyzemizin gösterdiği sevgi görülmeye değer. :)

29 Haziran 2012 Cuma

NBA Draft

  NBA draftları sonuçlandı. Türkiye'den 3 oyuncumuz draft oldu. Galatasaray'dan Furkan Aldemir 53. sırada Los Angeles Clippers'e gitti. Geçtiğimiz sezon Karşıyaka'da kiralık oynayan İlkan 57. sıradan New Jersey Nets' gitti. Banvit'te oynayan İzzet Türkyılmaz ise 50. sıradan Denver Nuggets'e gitmiş oldu. 



Sen Git Kumda Oyna

  Wimbledon 2012'nin ilk büyük süprizi gerçekleşti. Dünya 2 numarası Nadal, 2. turda dünya 100 numarası Lukas Rosol'a 3-2 yenildi. Rasol maçtan sonra Nadal'ı yenmesini Çek 2. liginden bir takımın Real Madrid'i yenmesiyle aynı olduğunu söyledi. Tabi sporun güzelliği de bu işte. Pes etmezsen kazanan sen olabilirsin. :)

Final

  EURO2012 finalinin ismi İspanya - İtalya oldu. Portekiz'i eleyen İspanya, Almanya'yı eleyen İtalya final biletini aldı. Benim Almanya şampiyon olur tahminim ise suya düştü. Şimdi ise İspanya şampiyon olmasın diye izleyecem maçı. Görecez bakalım. :)

26 Haziran 2012 Salı

Avrupa GP

Müthiş geçen yarışın ardından kürsüde Ferrari'yle daha önce dünya şampiyonu olmuş 3 isim vardı. Alonso, Raikkonen ve Schumacher.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Wimbledon 2012

  Wimbledon 2012'ye çok az süre kaldı. Ben de favorilerimi söyleyeyim dedim. Erkeklerde Roger Federer, kadınlarda ise Maria Sharapova kazanmaya daha yakın bence. Bekleyip görecez tabi. Bunlar değil de Tsonga ve Bartoli kazanırsa da beni fazlasıyla mutlu ederler. Ayıca Federer Wimbledon şampiyonu olursa, tekrardan dünya 1 numarasına yükseliyor. Umarım onu tekrardan en tepede görebiliriz.


D Grubu

İngiltere, Fransa, Ukrayna ve İsveç'in bulunduğu grupda da süpriz yaşanmadı. Ev sahibi Ukrayna'nın süpriz yapma uğraşı sonuçsuz kaldı. İsveç ise 0 çekerek hayal kırıklığı yaşattı. İngiltere İtalya ile eşleşirken, İspanya Fransa ile eşleşti.



C Grubu

   İspanya, İtalya, Hırvatistan ve İrlanda'nın bulunduğu grupta Süpriz yaşanmadı ve İspanya ve İtalya grubu ilk iki sırada bitirip çeyrek finale yükseldi.

18 Haziran 2012 Pazartesi

B Grubu

  EURO 2012'nin ölüm grubu olarak adlandırılan B Grubu'nda 2 tane "ilk" yaşandı. Almanya, Portekiz, Hollanda ve Danimarka'nın olduğu grupdaki maçlar merak konusuydu. İlk maçında Danimarka'nın Hollanda karşında aldığı 3 puan grubu iyice karıştırdı. Hollanda daha sonra Almanya'ya, en son da Portekiz'e yenilerek turnuva tarihinde ilk kez 0 çekti ve turnuvaya grup aşamasında elendi. Almanya ise turnuva tarihinde ilk kez 3/3 yaparak çeyrek finale yükseldi. Diğer çeyrek finalist ise Portekiz. Almayna Yunanistan'la eşleşirken, Portekiz de Çek Cuhmuriyetiyle eşleşti. 

  Puan durumu uefa.com 'dan.


A Grubu

  EURO2012 heyecanla bekledim durdum. Ama umduğumu da bulamadım aslında. Bunu bu grupda da görebiliriz. A Grubu ev sahibi Polonya, Yunanistan, Çek Cuhmuriyeti ve Rusya'dan aluşuyordu. Herkesin büyük beklenti içersinde olduğu Rusya gruptan çıkamazken, izleyenlere hiç zevk vermeyen bir futbol oynayan Yunanistan gruptan çıkmayı başardı. Yunanistan 3 maç sonunda 3 gol attı ve toplamda 5 tane isabetli şut buldu. Evet, 5 isabetli şutla gruptan çıkmayı başardılar. Çeyrek finalde Yunanistan'ın rakibi Almanya, Çek Cuhmuriyeti'nin rakibi ise Portekiz oldu.

  Puan durumu uefa.com 'dan.

17 Haziran 2012 Pazar

Red Bull X Fighters

  Red Bull X Fighters İstanbul ayağı insanı fazlasıyla heyecanlandırıyor. Tv'den, internetten izlediğimiz adamlar İstanbul'da ve de organizasyon tamamen ücretsiz. Elbette orada olmak için her şeyi yapabilirdim. Organizasyonun ücretsiz olması sebebiyle çevrede olaya hakim olan insanlardan ziyade olayın ne olduğunu anlamaya çalışan ve saçma bulan insanlar vardı. Bunlara aldırış etmeden beklemeye koyulduk.
  Dünyanın en tehlikeli sporlarından olan X Fighters serbest stil motokros yarışlarında öncelikle cuma günü yapılması gereken elemeler ertelendi, daha sonra da iptal edildi. Cumartesi akşamı yapılacak olan yarışı beklemeye koyuldu herkes. Fakat rüzgar hızını kesmedi. Önce yarış 21:30'a ertelendi. Sonraki değerlendirmelerde de tekrardan bir erteleme oldu ve 22:00'ye kaydırıldı yarış. Saatte 45 km hızla esen rüzgarda herhangi bir değişiklik olmamasından dolayı yarış iptal edildi. Birkaç gösteri atlayışı ardından insanların gönlü alınmaya çalışıldı ve kalabalık dağıldı.
  Bu spor için rüzgar büyük engel. Dünyanın en tehlikeli sporlarından biri olması açısından rüzgarın esmesi spocuların hayati tehlikeyle karşı karşıya kalması anlamına geliyor. Yarışın iptal edilmesi doğru karardı elbette ama benim fazlasıyla hevesim kursağımda kaldı. Umarım gelecek sene yine yarışı İstanbul'da izleme fırsatı bulabiliriz.
  Red Bull X Fighters'ın başına gelmeyen kalmadı İstanbul'da. Daha önce organizasyonun Yedikule Zindanları'nda düzenleneceği duyruldu. Bilet satışı yapılmaya başlandı. Tüm izinler alınmasına rağmen Yedikule'de sorun çıktı ve organizasyona izin verilmedi. Gerekçe komikti; tarihi yapıya zarar verebilirmiş. Buna anlayış gösterilebilir elbette ama keşke aynı hassasiyeti Kapalıçarşı üstünde motorla gezen Bond efendiye de gösterseydiniz. Ama Red Bull organizasyonu olaya çok iyi bir şeklilde yaklaşarak kimseyi mağdur etmedi ve hemen yarışı Kazlıçeşme meydanına aldı ve organizasyonu ücretsiz yaptı. Bilet alanların paralarını da iade etti. Kısa sürede bu sorun karşında hemen bir çözüm üreten Red Bull organizasyonu alkışı hakediyor. Fakat yarış ve konser dışında ekstra şeyler görmek isteyen kişiler de aradığını bulamadı. Organizasyonun eksikliği de buydu bana kalırsa. Ya da vardı da ben görmedim. Herneyse, umarım seneye bu organizasyon tekrardan İstanbul'da olur ve bu sefer izleme şansı elde edebiliriz.

 Red Bull kanatlandırır. (Tabi rüzgar yoksa)



14 Haziran 2012 Perşembe

Sezonun Ardından: Engelsiz Aslanlar

  Galatasaray Tekerlekli Sandalye basketbol takımı Galatasaray'ın en özel şubesi belkide. Galatasaray'ın işte gerçek ruhu diye inliyor maçlarda tribünler. Her sene yarıştığı her dalda kupayı hedefleyip bunu başarabilen, engel nedir bilmeyen insanlardan kurulu bir takım.
  Galatasaray sezona Joponya'da düzenlenen kıtalar arası kupasını alarak başladı. Ev sahibi Miyagi Max'i yenerek kıtalar arası şampiyon oldu.
  Galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı her sezon olduğu gibi bu sezona da her dalga kupa hedefiyle girdi. Bu sezonun ayrı bir özelliği vardı. Şampiyonlar ligi maçları maçları İstanbul'da Sinan Erdem Spor Salonu'ndaydı. Taraftarının önünde kupa almanın mutluluğunu yaşıyacaktık bu sezon. Ama olmadı ne yazık ki. Belkide takımı daha maç başlamadan şampiyon ilan etmenin verdiği rahatlık da bunda önemli etkendir. Neticede olmadı işte. Ama bu takım yine de hakettiği gibi ayakta alkışlandı.
  Türkiye'de ise TSB Süper Ligi'ni namağlup bitiren Galatasaray, play off'larda 1-0 önde başladığı seride İzmir BŞB'yi 3-0 yenerek finale çıktı. Finaldelki rakip Beşiktaş oldu. Beşiktaş karşısında da 1-0 önde başlayan Galatasaray, seride 3-0 galip gelmesini bildi ve üst üste 6. kez şampiyon oldu.

Not: Resimler galatasaray.org 'dan.



Toprağın Kralı

  Roland Garros'un bu zamana kadarki en başarılı ismi, toprağın kralı ve bugüne kadar sadece bir mağlubiyet alan Nadal, finalde Djokovic'i 3-1 yenerek şampiyon oldu. Djokovic bu duruma göre kariyer grand slam'i hayallerini bir yıl daha ertelemiş oldu. Nadal eğer kaybetmiş olsaydı Federer'in ardından 3. sıraya gerileyecekti ama süpriz olmadı.
  Nadal maça beklendiği gibi rahat başladı. Djokovic durumu dengelemeyi başardı.  Fakat bu durum Djokovic'in ilk 2 seti kaybetmesine engel olmadı. 3. sette bastıran yağmur ve verilen aradan sonra Djokovic daha güçlü döndü ve 3. seti kazandı. 4. sette de Djokovic üstünlüğünü sürdürdü. Fakat setlerde 2-1 iken durum, yağmur tekrar bastırdı ve maç  bu sefer ertesi güne ertelendi. Maç ertesi gün kaldığı yerden devam ederken Nadal daha iyi bir görüntü çizdi ve seti 7-5, maçı da 3-1 kazanmış oldu. Böylelikle Nadal 7. Roland Garros kupasını havaya kaldırmış oldu.

Kariyer Grand Slam'i ve 1 Numara

  Roland Garros 2012 kadınlarda muhteşem mücadeler izletti bizlere. Süpriz sonuçlar ve unutlmayacak maçlar. Süpriz bir şekilde 4. turda elenen Azerenka'dan sonra Sharapova'nın finale çıkması halinde dünya 1 numarasına yükseleceği kesinlenmişti. Sharapova buraya gelene kadar sadece 1 set vererek bu kupayı ne kadar istediğini de göstermişti aslında. Koleksiyonunda sadece Roland Garros kupası yoktu onu da tamamlamış oldu ve kariyer grand slam'i yapmış oldu.
  Roland Garros'a 21 numaralı seri başı olarak gelen Errani ve 2 numaralı seribaşı olarak gelen Sharapova mücadelesi beklenenden daha kolay bir şekilde Sharapova'nın oldu. Sharapova bu sonuçla hem koleksiyonundaki tek eksik parça olan Roland Garros kupasını almış oldu, hem de 2008'de yaşadığı sakatlıktan sonra ilk defa 1 numaraya yükselmiş oldu. Sharapova'nın sevinci ve kupayla olan görüntüleri gerçekten görünmeye değerdi. :)

13 Haziran 2012 Çarşamba

Polonya-Rusya

Polonya-Rusya maçı öncesinde olaylar çıkdı. Ev sahibi Polonya taraftarı Rusya taraftarına saldırdı. Ruslar ise maçtan önce açtığı bu pankart ile tüm dikkatleri üzerlerine çekti.

Sezonun Ardından: Erkek Basketbol

  Galatasaray erkek basketbol takımı büyük bir çöküşük ardından Oktay Mahmuti ile geçen sezon büyük bir başarı elde etmiş ve ligde finale kadar çıkmıştı. Bu sezon ise hedefler biraz daha büyütülerek şampiyonluk hedefi herkesin önüne kondu. Sezona sponsor değişikliğiyle başlayan Galatasaray, Medical Park ile anlaştı. Euroleague ön elemesi oynayacağımız gerçeği düşünülerek transferler yapıldı. (transferler yeterli veya yetersiz oraya değinmiyorum) Hedefler yine en yukarı çıkartıldı.
  Galatasaray MP sezona Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda geçen sezon bizi şampiyonluktan eden Fenerbahçe Ülker ile karşılaştı. Galatasaray MP, karşılaşmadan 97-103 üstünlükle ayrıldı ve sezonun ilk kupasını en yukarıya kaldırdı.
  Euroleague'de Paok, Asvel Basket ve Lietuvos Rytas ile karşılaşan Galatasaray MP, bu üç takımıda yenerek Euroleague biletini kaptı. Herkes Galatasaray için yolun soru burası, daha ileri gidemez diye düşünüyordu. Grubumuzdaki Barcelona, Siena ve Kazan takımları bizi baya zorlayacak takımlardı. Galatasaray MP, taraftarını da arkasına alarak grupda ilk 4'e girmeyi başardı ve TOP8'e kalmaya hak kazandı. Yine yolun sonu bura olduğunu söyleyenlerin sayısı hiç de az değildi. Galatasaray'ın bu noktada en çok eleştirildiği nokta büyük maç kazanılamamasıydı. Buyük maçlarda Galatasaray MP, tecrübesizliğinde verdiği handikapla, maçların belli kısımlarını iyi oynasa da, maçları kaybediyordu. Bu nedenle kazanabileceğimiz çoğu maçı kaybetmiştik. Fenerbahçe Ülker karşısında deplasmanda oynanan maçın çoğunluğunda üstün bir basket oynarken, maçı son dakilarda kaybetmemiz, Barcelona'yı elimizden kaçırmamız, Siena'yı elimizden kaçırmamız, Beşiktaş Milengaz karşında alınan mağlubiyetler gibi. 
  TOP8'deki rakiplerimiz CSKA Moskova, Anadolu Efes ve Olympiakos. Basketbol konusunda konuşan herkes bu grupdan Cska ve Efes'in elini kolunu sallayarak çıkacağını söylüyordu. Ne yazıkki Efes o beklenen patlamayı yapamadı. Galatasaray'ın da yine az önce bashettiğim gibi Olympiakos'u elinden kaçırması Cska ve Oly'in el ele gruptan çıkmasına neden oldu. Oly maçında Galatasaray 18 sayılık üstünlük kurmuştu maç içersinde. Fakat yine maç içerisinde yaşanan düşüş, maçın uzatmaaya gitmesine ve maçı zar zor kazanmamıza neden oldu. Ardından Cska deplasmanı ve İpekçi'deki o muhteşem maç. Bu sezonun belkide en unutulmaz anları. Galatasaray Cska'yı 68-64 yenerek grupdaki 2. galibiyeti, yenilmez denilen Cska'yı yenerek geliyordu.Daha sonra gelen Anadolu Efes galibiyeti ile de çok güzel bir hava yakalamıştı takım. Olympiakos deplasmanına TOP8 bileti için giden takım ne yazıkki beklediği sonucu alamayarak bu aşamada EL'e veda etti. Bu sonuç başarısızlık olarak algılanmadı, büyük bir gurur olrak düşünüldü ve ayakta alkışlandı takım. Yapılması gereken yapıldı yani.
  Türkiye kupasına da favori olarak gelen takımımız, ilk maçında Antalya BŞB'yi geçen takımımız, finale çıkma mücadelesinde Beşiktaş Milangaz'a yeniliyordu. Bu maçın da büyük bölümünü üstün götürmemize rağmen yine bir düşüş yaşıyoruz ve geriden gelen takım bizi yeniyordu.
  Beko Basketbol Ligi'nde geçen sezon finalde şampiyonluğu kaybeden Galatasaray CC, bu sezon şampiyonluğun favorilerindedi. Oynanan oyun, taraftarın ilgisi, koç faktörü felan dersken her şey çok iyi gidiyordu. Beklentileri karşılayamayan Darius Songaila'nın gönderilişi ve yerine alınan Savovic'in yetersizliği takımı etkilemiş görünüyordu. NBA'e giden Zaza'nın boşluğu ve Shipp'in hiç beklenmedik sakatlığı da bunlara eklendi tabi. Shumpert'in beklentiler altında kalması da buna eklenebilir elbette. Ama bunlara rağmen iyi bir takımımız ve sağlam bir rotasyonumz vardı. Galatasaray MP yıllar sonra normal sezonu lider olrak bitirip şampiyonluğu ne kadar istediğini de açıkca belli etmişti. Play off'da ilk maç Tofaş'laydı. Galatasaray burdan hiç maç vermeden kolayca 2-0 kazanarak Beşiktaş Melangaz'la eşleşti. Seriye favori başlayan Galatasaray ilk maç sonunda seriyi 1-0'a getirdi. Burada da üstün oynamamıza rağmen geriden gelen Beşiktaş yine maçı alma noktasına gelmişti. Çember içinden çıkan yop bizi kurtardı. Sonrasında gelen Beşiktaş Milangaz galibiyetleri seriyi kaybetmemize ve play off mücadelesine yarı finalde veda etmemize neden oldu. Bu seride hakem hataları oldu-olmadı. Bunu eleştirmek değil amacım ama buna sessiz kalan bir yönetimimiz var ne yazıkki.
  Bizler için unutulmaz bir sezon oldu. Belki ligde beklenenleri gerçekleştiremedik ama artık Galatasaray basketbolu sınıf atladı. Nereye gitsek takımı yalnız bırakmayan taraftarımız ve buna uygun olrak mücadele eden bir takımımız var. Euroleague'de unutulmaz anlar yaşandı. Bunların hafızalarımızdan silinmesi imkansız elbette. Shipp'in sakatlanmasından sonra Oktay Hoca'nın bakışlarını unutalamayız.
  Teşekkürler bize bu güzellikleri yaşatanlar. Teşekkürler Oktay Hoca, teşekkürler Hakan Üstünberk. Teşekkürler herkese.

Biz bir aileyiz, kenetlendikçe daha da büyüyen.




9 Haziran 2012 Cumartesi

Açık Mert Korkusuz

  Uzun zamandır sosyal medyada reklamı yapılan spor gazetesi AMK nihayet bugün çıktı. İsmi tartışma konusu olsa da, gazeteye ilgi bir hayli fazla. Ürünlere sosyal medyada yapılan reklamın ne derece olumlu sonuç verdiği malum. Yine çok güzel bir reklam stratejisi izledik. Gazete ilk gününde herkesin konuştuğu bir noktaya geldi. Gazeteyi çıkaranların da beklediği buydu sanırım.
  Spor gazetesi satın almaktan kaçınırım genelde. Çünkü taraftar formasını giymiş köşe yazarları bir yana,  kendilerine spor gazeteleri diyen bu gazeteler, ne yazık ki futbol gazetesi görünümünde. En son Galatasaray MP'ın CSKA galibiyeti sonrasında spor gazetesi alayım dedim ama maçla ilgili tek bir haber bile bulamamıştım. Herneyse... Gazetenin basketbol ve voleybola geniş yer verilmiş olması çok güzel. Ayrıca Roland Garros'a da yer vermiş. Bazı mizahi haberler de mevcut. Mizahi bir gazete bekleniyordu ama bu tam anlamıyla gerçekleşmemiş. Oktay Mahmuti haberinin öyle bir haber olduğunu umuyorum sadece. İçerik olarak kesinlikle diğer spor gazetelerinden daha iyi. Bu çizgisini bozmazlarsa başarılı olurlar.
  Gazetenin ismi çok yazıldı çizildi. Çok tartışıldı, diğer gazetelerin köşe yazarlatı eleştirdi. Benim görüşüm ise AMK isimli gazetenin uzun soluklu bir gazete olmasının mümkün olmayacağıdır. Yani kısa vadede iyi tepkiler alır-aldı da- ama uzun vadede isim konusunda sıkıntı çekerler. Umarım ben yanılırım.
  Diğer spor gazetelerimiz AMK'yı örnek alır ve içeriklerini zenginleştirirler umarım. Futbol gazetesi olmaktan çıkıp birer spor gazetesi olurlar böylelikle.
 

Sezonun Ardından: Kadın Basketbol

  Kadın basketbol takımımız sezona büyük hedeflerle girdi. Mücadele ettiği her dalda kupayı istedi. Tabi bu doğrultuda transferler yapıldı. Dünyaca ünlü yıldızlar geldi. WNBA takımı kuruldu başka bir deyişle. Dünyanın en iyi kadın basketbolcusu olarak gösterilen Diana Taurasi'nin takıma gelişi büyük bir olaydı. Taurasi, Tina Charles, Fowles, Prince, Bahar Çağlar, Şaziye İvegin, Işıl Alben, Alba Torrens ve diğer isimlele beraber çok önemli bir kadro kuruldu. Hedefler bu sefer çok büyüktü. Bu hedefler doğrultusunda hareket edilmeye çalışıldı.
  Sene başında Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Fenerbahçe ile Ankara'da karşılaştık. Taraftarının büyük desteğiyle Galatasaray MP üstün oynadığı karşılaşmayı 78-85 kazandı. Sezonun ilk kupasını alırken her şey çok güzeldi. Türkiye Kupası'nda ise yine Fenerbahçe'ye karşı oynadığı maçta 72-76 galip gelen taraf oldu ve 9. kez Türkiye Kupası'nı havaya kaldırdı.
  Galatasaray MP için hedef daha çok Euroleague ve TKBL şampiyonluğuydu. Ligde yoluna devam ederken asıl olayın belirleyicisi olan maçlar olan Fenerbahçe maçlarının ikisini birden kaybetmek camiada üzüntüye yol açtı. Geçen seneden beri süregelen Ceyhun Yıldızoğlu protestoları iyice su yüzüne çıkmaya başladı. Ceyhun Yıldızoğlu takımı toparlama konusunda sıkıntılar yaşıyordu. Ceyhun Hocan'ın "Taurasi'ye ver o halleder" taktiği çok saçmaydı. Böyle bir taktikle Euroleague şampiyonluğu beklemek hayal olurdu zaten. Dünyadaki çoğu koç yıldız oyuncuları bir sisteme adapte edip o şekilde oyun oynarken, bizim yıldızlar üzerinden oyun oynamamız çok gereksizdi. Ki Taurasi'nin önemli maçlarda çok az dinleniyor olması onu da fizik olarak düşürüyordu elbette. Buraya tıklayarak hangi oyuncunun ne kadar süre aldığını görebilirsiniz.
  Taurasi sene içinde fazlasıyla zorlandı.  Başarısız olmamızın sebeplerinden biriydi elbette bu. Koçun oyuna etkisinin zayıf olması, takımın inançsız olması, inanmaya takıma taraftarın da inanmaması, yerli oyuncuların performansları, Euroleague için transfer edilen ama hiç katkı veremeyen yabancı transferler, yöneticilerin ilgisizliği... Bu maddeler uzar da gider.
  Yerli oyuncular sezon içinde çok eleştirildi. Özellikle takım kaptanı ve şubenin simgesi haline gelen Işıl Alben protestosu bile oldu. Olmaması gereken bir şeydi elbette. Rakibimiz Fenerbahçe yerli oyuncularla yabancı oyuncuları iyi bir şekilde oynatırken biz bu konuda zayıf kaldık. Yerlilerimizin kötü olmasının sebepleri olabilir. Bunlar benim şahsi görüşüm sadece. Ceyhun Hocan'ın oyunu yabancılar üzerinden oynaması yerlilerin zayıf yakması üzerinde büyük etkendir. Yer yer oyuncularımızın sorumluluk almaktan kaçındığını da görmüşlüğümüz var elbette. Üzerlerinde çok büyük bir baskı var ve oyuna konsantre olmakta da zorluk çekiyorlar. Yoksa tek tek ele aldığımıza yerli oyuncularımız gerçekten çok iyi. Ama takım içinde bu sezon görünmez oldular bir şekide. İstisnai maçları saymazsak elbette.
  Büyük hayallerle ve büyük bütçeyle kurulan takımımız, bizi hayal kırklığına uğrattı. Bir daha bu kadar kaliteli bir kadroyu Galatasaray'da görür müyüz bilmem ama umarım gelecek sezon Galatasaray'ımız için her şey iyi olur.

8 Haziran 2012 Cuma

Yeni 1 Numara

  Roland Garros'a kadınlarda dünyanın 1 numarası olarak gelen Victoria Azarenka, 4. turda eşleştiği Dominika Cibulkova'ya süpriz bir şekilde 2-0 yenilmişti, malum. Kimse dünya 1 numarasının 4. turda böyle eleneceğini beklemiyordu tabikide. Bu sonuca göre Maria Sharapova Roland Garros finaline çıkması halinde kadınlarda dünya 1 numarasına yükselecekti. Sharapova dün oynanan yarı final maçında Petra Kvitova'yı 6-3'lük 2 sette 2-0 kazanmasını bildi ve finale çıktı. Bu sonuçlar Maria Sharapova dünya 1 numarasına yükselmeyi garantilemiş oldu.

EURO 2012

  EURO 2012 bugün başlıyor. Turnuvada olmamamızın üzüntüsünü pek hissetmiyorum açıkcası. Çünkü haketmedik. Herneyse, EURO 2012 öncesi rengimi belli edeyim dedim. Rengim tabikide Johan Elmander. :) Ama buna rağmen turnuvayı Almanya'nın kazanacağını düşünüyorum. Bu da kenarda ufak bir nok olarak kalsın. Bak demiştim ben derim sonra. :)

4 Haziran 2012 Pazartesi

Sezonun Ardından: Voleybol

  Birçok kişinin varlığını yeni öğrendiği şube; voleybol şubesi. Bu sene başladığında her şubeye olduğu gibi buraya da önem verildi ve diğer senelerin aksine bir başarı beklendi. İyisiyle kötüsüyle bir sezonu atlattık. Takım olarak iyi, taraftar anlamında kötüydük. Ama yinede üstteki takımları zorlamamız adına 1-2 level daha atlamamız gerekiyor. Bunu umarım önümüzdeki sene göreceğiz.
  Bu sezon ilk defa kombine kart uygulamasına gidildi. Erkeklerde takıma Yurtiçi Kargo sponsor oldu. Galatasaray voleybolu adına bu çok önemli bir nokta. Hedefler büyütüldü, yıldız oyuncular geldi. Başarısız sayılmayacağımız bir sezonu da atlattık nihayetinde.

Kadın Voleybol
  Kadın veleybol takımımıza sezon başında yıldız oyuncular geldi. Dünyanın sayılı pasörlerinde İtalya milli takım oyuncusu Lo Bianco, beklediğimiz yıldız transferdi elbette. Sezon içinde de bizi asla yanıltmadı ve büyük oyuncu olduğunu gösterdi. Diğer bir yıldızımı ise; Calderon. Hücum anlamında elimiz ayağımız oldu. İstatistiklerde hep üsr sıralarda yer aldı.
  Bu sezon ligde üst takımları zorlayacağımızı, belkide geçeceğimizi tahmin ediyorduk. Ne yazık ki Galatasaray ligi 4. sırada tamamladı. Geçmişe bakarsak elbette iyi sonuç, ama Galatasaray bunlardan daha da iyisine layık.
  Avrupa'da ise beklentimizden daha iyi sonuçlar aldık. Teker teker turları geçerken, elbette o kupayı alacağımıza olan inancımız daha da artıyordu. Finaldeki rakip İtalyan Yamamay takımı. İstanbul Burhan Felek spor salonundaki ilk maçı 3-1 kazanıyorduk. Fakat İtalya'daki maçı altın set sonucunda kaybetip CEV kupasında 2. oluyorduk. Tabi yapılanma içinde olan bir takımın ilk senesinde aldığı bu başarı elbette taktir edilmesi gereken bir başarıdır. Ayrıca Galatasaray SK takımları ilk defa bir Avrupa kupası finali kaybetti bu sonuçla.
  Türkiye Kupası'nda yarı finaldeki rakip Fenerbahçe'ydi. Fenerbahçe TVF'yi protesto amaçlı olarak altyapı oyuncularıyla maça çıktı. Bundan dolayı Galatasaray karşılaşmayı zorlanmadan 3-0 kazandı. Finalde rakip Eczacıbaşı'ydı. Galatasaray Eczacıbaşı karşısında fazala direnemedi ve karşılaşmayı 3-0 kaybetti. 

Erkek Voleybol
   Erkek voleybol takımımızı kadın takımımız kadar takip edemedim. Bu sene kadın takımımız gibi önemli atılımlar yaparak girdi. Taraftarın sevgilisi olan yeni transfer Hilgaldo takımdaki liderlik rolünü de üstlenyordu. Küba hükümetinin sorun çıkartması sebebiyle diğer yabancı transferimizde sorun çıkması takımı etkiledi elbette. Ayrıca bu sezona Yurtiçi Kargo sponsorluğuyla girilmiş olmak takım için önemli bir olaydı.
  Bu sene ligde kadınlarda olduğu gibi üst sıraları zorlamayı hedefledik. Bu sezon özellikle Arkas maçları umut verici olsa da malesef ligi 5. sırada tamamdık. Play off'larda yarı finalde Çanakkale'deki maçta Fenerbahçe Grundig'e 3-0 kaybeden takımımız lige de orada noktayı koymuştu.
  Türkiye Kupası'nda takımımız finale kadar çıkamayı başardı. Eskişehir'deki maç için ben de ilk defa voleybol deplasmanına gittim. Takım elinden gelen her şeyi yapsa da Fenerbahçe Grundig karşısında 3-1 kaybetti maçı. Bu sonuca rağen takım ayakta alkışlandı.
  Avrupa'da Challenge Cup'da oynayan takımımız hepimizin beklemediği bir şekilde son 16 öncesi Avrupa kupasına veda etti. Lokomotiv Kharkiv karşısında 3-1'in rövanşında Burhan Felek Spor Salonu'ndaki maçı da 3-2 kaybetti ve elenmiş oldu.

  İyisiyle kötüsüyle bir sezonu atlattık. Önümüzdeki sezon bizi daha büyük başarılar bekliyor. Galatasaray taraftarı geleceğe daha da umutla bakıyor.
Fotograflar galatasaray.org sitesinde alınmıştır.