12 Şubat 2015 Perşembe

King Kong (1933)

                       

  Eski filmleri izlemeyi seviyorum. Sinemanın günümüze gelene kadarki gelişimini, eski sinema tekniklerini, filmlerin çekilirken bazı sahneler için uygulanan pratik çözümler, eski oyunculuklar ve şehirlerin eski halleri. Tim Burton'nın yönettiği Ed Wood filmini çok severim mesela. Eski film teknikleri ve bahsettiğim bu pratik çözümlerin gösterildiği çok güzel bir film. Günümüzde ise bu teknikler tamamen değişmiş ve sinema bir bilgisayar efektlerinden hallice bir hale gelmiştir.

  King Kong çekildiği dönem itibariyle baya sükse yapan ve çekim teknikleriyle ilerici bir film olmuştur. İnsanların sinemalarda üzerlerine gelen treni gördüklerinde koltuğun altına saklandıkları dönemde dev gorilli ve dinazorlu film çekmenin zorluğundan bahsediyorum. Tabi bu film aynı başarıyı gişede de gösterip döneminin en iyi ilk hafta hasılatını toplayınca, yapımcıları bu işten baya memnun kalıyor ve yapım şirketi iflastan kurtuluyor.

                        

  Film, film çekmek için gizemli bir adaya giden bir ekibi anlatıyor. Orada yaşayacakları her şeye hazırlıklı şekilde gidiliyor adaya. Ve yanlarında çok güzel bir kız ile; Ann Darrow. Ada yerlileri tarafından Kong'a verilmek üzere kaçırılan Ann, bu noktadan sonra filmin odak noktası oluyor. Kong'un Ann'e olan duygularının ortaya çıkması ve onu her kötülüğe karşı korumaya çalışması filmi etkileyici kılan yanlarından biri. Tabi işler Kong'un istediği şekilde gitmiyor ve gaz bonbasıyla bayıltılarak New York'a götürülüyor. Kong orada da aşkı için mücadeleye hazırdır tabi.





  Filmdeki Kong ve Dinazorlu sahneler stop motion tekniği kullanılarak çekilmiş. O gün koşullarında gerçekten muazzam bir iş çıkartılmıştır. Ayrıca izleyiciler düşünülerek de filmdeki bazı şiddet içerikli sahneler de çıkartılmıştır. Senaryonun ise bazı noktalarda kopuk olarak ilerlemesini ise sürenin çok daha uzamasını engellemelerine veriyorum.

                        

  Sonradan çekilen King Kong filmleriyle kıyaslanması gayet normal bu filmin. Yalnız kim ne derse desin, gerek dönemin koşulları, gerek çekim tekniği, gerekse yarattığı ambiyansa göre baya etkileyici ve güzel bir film King Kong

"Canavarı öldüren güzellikti."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder